MAHKEMESİ : KOZAN SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/03/2013NUMARASI : 2011/738-2013/294Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davalı tarafından müvekkili aleyhine açılan ecrimisil davasının kabul edilerek kesinleştiği, bu nedenle ecrimisile konu edilen ağaçların müvekkili tarafından ekildiği ve yetiştirildiğinin davalı tarafında kabulünde olduğu ileri sürülerek; fazlaya ilişkin hak saklı kalmak üzere, şimdilik ağaç bedeli olarak 4.000 TL ve daha önce davalıya teslim edilen arazi üzerinde bulunan su kuyusunun bedeli olarak 2.000 TL olmak üzere toplam 6.000 TL nin davalıdan tahsilini talep etmiş, 07.02.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile de ağaç bedeli yönünden talebini 14.750 TL ye yükseltmiştir. Davalı vekili; davacının, taşınmazın bir bölümünü halen kullanmakta olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; taşınmaza malik olan kimsenin üzerindeki ağaçlara da malik olacağı, ayrıca ecrimisil davasında verilen kararın da ağaç bedellerinin davacıya verilmesinin mümkün olmayacağını gösterdiği, su deposunun ise başka bir parselde yer aldığı gibi davacının bu deponun kendisine ait olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davanın açıldığı 10.06.2011 tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK.nun 8/2. maddesinde, hangi davalara sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı diğer bir anlatımla sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu dava ve işler açıkça düzenlenmiştir. Açıklanan niteliği ve dayanağı itibariyle bu dava anılan yasa maddesinde sayılan davalardan değildir. Bu durumda; mahkemenin görevinin belirlenmesinde, anılan yasa maddesinin 1. fıkrasına göre davanın miktar veya değerine bakılması gerekir.Öte yandan, aynı kanunun 4. maddesi hükmü uyarınca; dava edilen miktar, alacağın son kısmı olmadığı ve alacağın tamamı da münazaalı bulunduğu takdirde, mahkemenin görevli olup olmadığı, alacağın tamamına göre belirlenmelidir.Temyize konu davada; fazlaya ilişkin hak saklı tutularak 6.000 TL alacağın tahsili istemiyle dava açılmış ise de, yargılama sırasında yapılan ıslah ile alacağın tamamı 16.750 TL olarak belirlenmiştir.Bu halde; davaya konu alacağın tamamı, dava tarihi itibariyle sulh hukuk mahkemesinin görev sınırı olan 7.780 TL yi aşmaktadır.Hal böyle olunca mahkemece; davaya görevli asliye hukuk mahkemesinde bakılmak üzere dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.