MAHKEMESİ : BOLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/06/2013NUMARASI : 2012/214-2013/198Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması taraf vekilleri tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili Av.R.D.. geldi. Davalılardan Orman Genel Müdürlüğü vekili Av.Ö.B.. ile davalı Hazine vekili Av.D. G.. geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan K.. B..nın dava dışı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, İller Bankası Genel Müdürlüğüne ilçede imar çalışması yapmak istediğini bildirmesi üzerine, Orman Genel Müdürlüğü tarafından üç kişilik komisyon oluşturulup, ilçeye gönderildiğini, komisyonun dava konusu yerin orman sınırları içinde olmadığının belirtilmesi üzerine yapılan imar çalışması sonucunda davalı belediye adına tescil edilen 1 nolu parselden ihale ile davacının 29.07.1997 tarihinde 179.99 TL'ye 3.857 m² taşınmazı tapu ile satın aldığını, davacının bu yere tavuk kümesi, ahır, baraka ve bakıcı evi yaptığını, daha sonra Orman İşletme Müdürlüğü'nün bu yerin Orman Kadastro sınırları içinde kaldığından bahisle davacı aleyhine açtığı tapu iptal-tescil davasının kabul edilerek, davacı adına kayıtlı tapunun iptali ile davalı Hazine adına tescil edildiğini belirterek, dava konusu taşınmazın bedeli ile muhtesat bedeli toplam 579.516 TL'nin yasal faizi ile davalılardan tahsilini talep etmiştir.Davalı K.. B.. vekili cevabında; zararın doğmasında diğer davalılar Hazine ve Orman Genel Müdürlüğünün sorumlu olduğunu, kusurlarının bulunmadığını beyan etmiştir.Davalı Hazine vekili cevabında; davada Hazine yönünden zenginleşme olmadığını belirterek, zamanaşımı def'inde bulunmuştur.Davalı Orman Genel Müdürlüğü vekili cevabında, davacı ile davalı belediye arasındaki taşınmaz satış sözleşmesinde taraf olmadıklarını, davanın husumetten reddi gerektiğini beyan etmiştir.Mahkemece; davalılardan Hazine ve Orman Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın, satış sırasında taraf olmadıkları için husumetten reddine, diğer davalı K.. B.. aleyhine açılan davanın ise kısmen kabulü ile 16.636,67 TL arsa bedeli ve 211.291 TL muhtesat bedeli olmak üzere toplam 227.927,67 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı Belediyeden tahsiline karar verilmiş, hükmü davacı vekili ve davalı Belediye vekili temyiz etmiştir.Dava konusu taşınmazın tapu kaydına göre, 27.12.1996 tarihinde ifraz yolu ile davalı Kıbrıscık Belediyesi adına tescil edilmesinden sonra, davacı tarafından 29.07.1997 tarihinde ihale ile 179,99 TL'ye davalı belediyeden satın alındığı, en son davalı Hazine'nin hükmen 05.05.2011 tarihinde malik olduğu anlaşılmaktadır.Davalı Orman İşletme Müdürlüğü tarafından, davacı aleyhine açılan tapu iptal- tescil davasında, dava konusu taşınmazın bulunduğu 1 nolu parselin orman sayılan yerlerden olması nedeniyle mahkemece davacı Emin adına kayıtlı tapunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm 20.Hukuk Dairesinin onama ilamı ile 21.01.2011 tarihinde kesinleşmiştir.Davada, tapu kaydı iptal edilen davacının ödediği taşınmaz bedeli ile yaptığı muhtesat bedelinin tahsili talep edilmektedir.Davacı, davalı belediyeden satın aldığı taşınmazın orman kadastrosu sınırları içinde kalması nedeniyle adına yapılan tescilin geçerli olmadığından bahisle, iptal edilmesi sonucunda verdiklerinin, TBK.nun 77-82 (BK.nun 61-66) maddeleri gereğince sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesini talep edebilir.Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının sebebi zarar değil, alacaklının (davacının) mal varlığında meydana gelen eksilmedir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.Sebepsiz zenginleşme kurumunun en önemli özelliklerinden biri olan şahsilik prensibi gereğince kime karşı zenginleşme oluştuysa ona karşı talep de bulunulması gerekir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, davacının, dava konusu taşınmazda yaptığını ileri sürdüğü muhtesatın (kümes, ahır, bakıcı evi, baraka vs.), tapu ile birlikte davalı Hazine'nin mülkiyetine geçtiği ve Hazinenin bu muhtesat bedeli kadar zenginleştiği tartışmasızdır. Kaldı ki, mahallinde yapılan keşifde de davalı Hazine'nin muhtesatlarla birlikte taşınmazı kiraya verdiği anlaşılmaktadır.Bu durumda, davacının yaptığı ve bedelini talep ettiği muhtesat bedelleri yönünden tapu maliki davalı Hazine'nin zenginleştiği anlaşıldığına göre, mahkemece; davacı tarafından sökülüp götürülebilecek nitelikte olanlar hariç, geri kalan muhtesat bedelleri ile ilgili bilirkişi raporları arasında çelişkiyi giderecek yeni bir bilirkişi raporu ile belirlenecek bedelin davalı Hazine'den tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu muhtesat bedelinin davalı belediyeden tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.Ayrıca, davada başlangıçta geçerli (tapu ile) satım akdine dayanılarak ödenen bedelin iadesi talep edildiğinden, iade sağlanırken taşınmazın rayiç değerinin esas alınması suretiyle karar verilmesi gerekirken, daha düşük miktarda denkleştirici adalet ilkesi gereğince hesaplanan miktara hükmedilmesi de bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.