MAHKEMESİ : SİVAS 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/12/2012NUMARASI : 2008/278-2012/450 Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacılar vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacılar vekili Av.Ş.Ş.. geldi. Aleyhine temyiz olunan davalı ve vekili gelmediler. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacılardan Zinet ve Fevzi’nin çocukları, diğer davacıların kardeşi Ferhat’ın 21.07.2008 tarihinde çocuk parkında top oynadığı sırada topun trafo binasının üzerine düşmesi, üzerine topu almak için binaya çıktığında elektrik tellerine temas ettiğini, Ferhat’ın olay nedeniyle sağ kolu ve sağ bacağının kesildiğini, davalı idarenin olayda kusurlu olduğunu belirterek şimdilik 5.000 TL maddi ve 2.000 TL bakıcı gideri toplam 7.000 TL’nin davalıdan tahsilini, 05.01.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile 125.543,98 TL maddi, 300.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir. Birleşen 05.01.2012 tarihli dosyada ise 160.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevabında, davacıların oğlu Ferhat’ın yasak olan ve hayatın olağan akışına göre gidilmeyecek yere gitmesi ile kusurlu olduğunu, kusurlarının bulunmadığını beyan etmiş, zamanaşımı def’inde bulunmuştur.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 5.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, sürekli bakıma muhtaç olmadığı için bakıcı giderinin reddine, ıslah ile artırılan ve birleşen dava ile talep edilen tazminat miktarlarının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir. Dosya kapsamından, 21.07.2008 olay tarihinde 16 yaşında olan Ferhat’ın çocuk parkında bulunan trafo binasından topu almak için çıktığı sırada yüksek gerilim hattına dokunması ile sağ kolunu ve sağ bacağını kaybettiği, mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda ve Ankara’dan talimat ile alınan bilirkişi raporunda Ferhat’ın %50, davalı ÇEDAŞ’ın ise trafo binasını 72 cm alçak yapması ve projeye uygun yapılmaması nedeniyle Kuvvetli Akım Yönetmeliğine aykırı olduğundan %50 kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Adli Tıp Kurumunun 16.06.2010 tarihli raporunda, Ferhat’ın %71 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiğini, maluliyet oranının sürekli olduğunu açıklamış, bu rapor 18.01.2011 tarihli celsede taraflara okunmuş, 18.08.2011 tarihli bilirkişi raporunda ise Ferhat’ın 130.543,98 TL sürekli iş göremezlik zararı olduğu belirtilmiş, davacılar vekili ise 05.01.2012 tarihinde talebini ıslah ile artırmış ve aynı tarihli birleşen davayı açmıştır. Davada, Ferhat’ın bedensel zararına yol açan olay 21.07.2008 tarihinde meydana geliştir. Davacılar vekili 21.11.2008 tarihinde maddi tazminat istemli ilk davayı açmış 05.01.2012 tarihli ikinci dava ve aynı tarihli ıslah dilekçesi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Borçlar Kanunu’nun zamanaşımını düzenleyen 60.maddesinde “Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namıyla nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ıttıla tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilen vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz... Şu kadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti, daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruruzaman tatbik olunur...” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre davacının bedensel zararına yol açan eylemin suç teşkil etmesi karşısında kural olarak uzamış (ceza) zamanaşımının uygulanması gerekmektedir. Ne var ki somut olayda da olduğu gibi haksız fiil tarihine göre ceza zamanaşımı geçmiş olsa bile davacının zararını tam anlamıyla öğrenememesi söz konusu olabilir. Bu durumda davacının zarara ıttıla, diğer deyimle zararı öğrenmesinin anlamı üzerinde durulmalıdır. Burada önemli olan husus zarar gören davacının yasanın anladığı anlamda zarar veren olayın sonuçlarını, gidişatını, kesinleşen durumunu değerlendirecek bilgiye sahip olmasıdır. Zarar tamamlanmadan zarar gören açısından zararın belirli olduğu kabul edilemez. Zararın tamamlanması ise tüm sonuçları ile bilinmesiyle mümkündür. Eşyaya verilen zarar ile insana verilen zarar arasındaki temel fark da budur. Buna göre davacının “zararı ıttıla” diğer bir deyimle “zararı öğrenme” tarihinin Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesinin maluliyet oranına ilişkin geçici raporunun düzenlendiği 16.06.2010 ve kesin raporun düzenlendiği 06.01.2012 tarihi ile Ferhat'ın sürekli iş göremezlik raporunun verildiği ve uğradığı zarar miktarının belirtildiği 18.08.2011 tarihinin olduğunu kabul etmek ve buna göre zamanaşımı süresini hesaplamak gerekir. Dosyadaki diğer raporlar davacının kesin zararını belirlemeye yeterli değildir. Davacılar vekilinin 05.01.2012 tarihinde ıslah talebinde bulunduğu ve aynı tarihte açtığı ek dava ile Adli Tıp Rapor tarihine göre 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşımaktadır. Bu durumda, mahkeme; davalı vekilinin zamanaşımı def’inin reddine karar verilerek davanın esası hakkında inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.