Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5549 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5190 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE ... MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması taraf vekillerince istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekilleri Av........, Av....... ile davalı vekili Av.......geldiler. Gelen taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat: ....00'e bırakılması uygun görüldüğünden belli gün ve saate dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü. Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesi ile; 24.08.2007 tarihinde, ...., .....Mahallesi mevkiinde başlayan orman yangınının, 513 hektarlık bir alanda etkili olduğunu ve orman alanının yangında zarar gördüğünü; yangının, bölgeden geçen ENH'daki D12 direği ile bu direğin doğusunda bulunan ağaç direğin arasındaki elektrik tellerinin fincanlara sağlam olarak monte edilmemesi nedeniyle kopması ve yerde kurumuş halde bulunan çam ağacı ile kuru otları tutuşturması sonucu çıktığını; .... ile.... arasında Enerji Nakil Hatları kurulması için verilen izinlere ili??kin taahhüt senedinin ....maddesine göre, orman idaresi zararından davalı kurumun sorumlu olduğunu iddia ederek; işletme müdürlüğünce düzenlenen tazminat raporuna göre idarenin bu haksız fiil sebebiyle ....344.795,29 TL zarara uğradığını belirtmiş ve bu miktarın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; olay tarihinden itibaren, ... yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini; olayın, davacı Orman İdaresinin bakım ve gözetimindeki kuruyan ağacın rüzgarın etkisiyle devrilip tellerin üzerine düşmesi sonucu gerçekleştiğini; enerji nakil hattının yönetmeliklere uygun tesis edilmiş olması nedeniyle, kurumlarının herhangi bir kusurunun bulunmadığını; enerji nakil hattının mevzuatlar gereği güvenlik bandı dışında bulunan ve yangına sebebiyet verdiği hem Orman İdaresince, hem müvekilli kurum personelince tesbit edilen bakım ve tesbit yükümlülüğü Orman İdaresine ait olan ağacın sebebiyet verdiği yangın nedeniyle, müvekkili kurumun kusurlu ya da kusursuz sorumluluğunun bulunmadığını savunup; davanın reddini istemiştir.Islah dilekçesi ile, dava değeri ....147.196,... TL'ye yükseltilmiştir.Mahkemece; "...yangının, davacı idarenin sorumluluğunda olan ve elektrik hattına yaklaşık ... metre mesafedeki bir ağacın hat üzerine düşmesinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Ancak, böyle bir durumda davalı şirketin hiç sorumlu olmadığını düşünmekte mümkün değildir. Zira, günlük hayatta fincan diye nitelenen ancak teknik bilirkişilerce izolatör olarak nitelendirilen porselenden yapılma maddenin ve bağlantılarının bakımsız ve eski olduğu, bunların sağlam ve böyle durumlar için mukamevetli olması durumunda ağacın düştüğü elektrik hattı nedeniyle yangın çıkmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla nispeten de olsa davalı şirketin kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan normal şartlarda bu kadar büyümeyecek olan yangının olumsuz meteorolojik gerçeklerden (sıcaklık, nem ve rüzgar) kaynaklanan nedenlerle çok büyük bir alana sirayet ettiği yangın bilirkişinin raporuyla sabittir. Böyle bir durumda Orman İdaresinin olası yangınları nazara alarak buna uygun tedbirleri alması gerekirdi. Yangın her iki tarafında müşterek kusurlu davranışı ile çıktığına, elektrik hattı üzerine düşen ağacın davalı idarenin sorumluluk alanı dışında kaldığı sabit olduğuna göre doktrin ve ... İçtihatları ile benimsenen uygun illiyet ilkesi ve BK 44.maddesi de nazara alınarak oluşan zararın ... ve hakkaniyet ölçüsünde paylaştırılmasına, bu çerçevede davalı şirketin olaşan zararın takdiren %...'si kadar bir miktarından sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir, gerekçesiyle” davanın kısmen kabulüne, 82.943,92 TL tazminatın 24.08.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketten alınarak davacı Orman İdaresine verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın tüm, davacı tarafın ise sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, dava; elektrik enerjisi dağıtım hattından kaynaklanan yangın nedeniyle, orman idaresinin uğradığı maddi zararın tazminine ilişkin bulunmaktadır.Davalı şirket, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur. Bu sorumluluk türü tehlike sorumluluğu olarak da isimlendirilmekte olup, sorumluluk türlerinin en ağırını oluşturur. Burada tehlikeli nesne veya işletme ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir. Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır(......, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt ... sf: ...-...)..Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; yangının, davalı şirkete ait olup, enerji nakil hattındaki tellerin (ağaç düşmesi sonucu) kopması nedeniyle meydana geldiği; dolayısıyla davalı şirketin faaliyeti ile ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağının bulunduğu, davalı şirketin zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.Ne var ki, zararın kapsamını tayinde davacı idarenin kusurunun olup olmadığının da araştırılıp, tartışılması gerekmektedir.3234 sayılı, Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un .../a maddesine göre “Orman kaynaklarını; ekolojik, ekonomik ve sosyo-kültürel faydalarını dikkate alarak, bitki ve hayvan varlığı ile birlikte, ekosistem bütünlüğü içinde idare etmek, katılımcı ve çok amaçlı şekilde planlamak, usulsüz müdahalelere, tabii afetlere, yangınlara karşı korumak, muhtelif zararlıları ile mücadele etmek ve ettirmek, ormancılık karantina hizmetlerini yürütmek, geliştirmek, orman alanlarını ve ormanlara ilişkin hizmetleri artırmak, ormanları imar ve ıslah etmek, silvikültürel bakımını ve gençleştirmesini sağlamak” Genel Müdürlüğün asli görevi olarak sayılmıştır. Aynı yasanın .../b maddesinde “Ormanların mülkiyeti ile ilgili iş ve işlemlerini, kadastrosunu, izin ve irtifak işlerini yürütmek de” görevleri arasındadır. Maddenin alt bentlerinde de diğer görev ve hizmetler sıralanmış bulunmaktadır.Buna paralel olarak, 6831 sayılı Orman Kanununun 75.maddesinde "Orman idaresi yangınları önlemek maksadiyle en çok beş yılda tahakkuk ettirilecek bir plan ve program dahilinde yangın emniyet yolları ve yangın kule ve kulübeleri yapmak ve bunları idare merkezlerine telli ve telsiz telefonla bağlamakla mükellef olduğu gibi yangın tehlikesinin fazla olduğu mıntakalarda yangın mevsimine munhasır olmak üzere lüzum gördüğü yerlerde ve yeter miktarda yangın söndürme alet ve malzemesini havi motorlu vasıtalarla teçhiz ve takviye edilmiş yangın ekipleri bulundurur. (Ek: 24/.../2000 - 4569/... md.) Orman yangınlarını önleme ve orman yangınlarıyla mücadele harcamaları için Orman Genel Müdürlüğü Katma Bütçesine yeterli miktarda ödenek konulur."hükmüne yer verilmiştir.Bu bağlamda, durum değerlendirildiğinde; ormanları, yangınlara karşı korumak, davacı idarenin bizatihi asli görevidir. Bu nedenle, çıkan yangını en kısa sürede söndürmek, zararın büyümesini önlemek için her türlü tedbiri almak ve gereğini yapmak da idarenin görevidir. Toplanan delillerden, davalı şirketin irtifak hakkı tesis ettiği elektrik enerji hattının altındaki yangına sebebiyet veren kurumuş ot ve ağaçların temizlenmesi işinin yapılmadığı anlaşılmaktadır. Davacı idare, bu yükümlülüğün, taahhütname ile davalı şirkete devredildiğini ileri sürmektedir. Asıl görevi yangınlara karşı ormanları korumak olan kurumun, bu görev ve sorumluluğunu, sözleşme veya protokolle başka kişi ve kurumlara devretmiş olması, onu, sorumluluktan kurtarmaz. Öte yandan, davacı idare müfettişlerince yapılan incelemelerde de belirtildiği gibi; özellikle yangına hassas Kızılçam ormanlarında ormanın verimine bakılmadan tüm alanın planlı yol ağının tamamlanmasının, su alma havuzlarının yapılmasının önem arzettiği ortadadır. Diğer yandan, bu olayda olduğu gibi, yangına müdahale edecek yer ekipmanlarının yetersiz olduğu, birinci derecede yangına hassas bu bölgede birden fazla yangında müdahale için gerekli ekipman ve araçların hazır .edilmediği de anlaşılmaktadır. Bundan ayrı, yukarıda açıklanan yasa hükmünde ifade edildiği gibi, orman köylülerinin tarım yapma ve geçimlerini bu şekilde temin etme zorunluluğu gözetilerek, bu yönde ormanların dizayn edilmesi ve gerekli tedbirin alınması da davacı kurumun görevlerindendir.O halde, mahkemece; davacı kurumun yukarıda açıklanmaya çalışılan görev ve sorumlulukları dikkate alınarak, somut olayda, müterafik kusuru olduğu gözetilip; ... ve hakkaniyet ilkelerine göre, bilirkişilerce hesaplanan zarar miktarından uygun bir miktar indirilerek, tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.Yanılgılı değerlendirme sonucu, davalı şirketin; olayda kusursuz sorumluluğu bulunduğu gözetilmeden, yangının her iki tarafın müşterek kusurlu davranışından çıktığı da belirtilmiş olmasına rağmen; hakkaniyet ve ... duygusuyla bağdaşmayacak oranda zararın takdiren %...'si kadar sorumlu tutulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ... duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.