Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5522 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8470 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki ziynet eşyalarının iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, müvekkiline ait olan 17 adet 26 gramlık bilezik, 1 adet kelepçe bilezik, 1 adet ... setinin davalı tarafta kaldığını belirterek ziynet eşyalarının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiş, 26/11/2014 havale tarihli dilekçesi ile söz konusu ziynet eşyalarının değerinin 40.000,00 TL olduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, Türk Medeni Kanunu 226/1 maddesi gereğince davacı eşin davalıda kalan kişisel eşyalarının iadesi isteminden ibarettir.Davacı ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş,davalı ise ziynet eşyalarının kendisi ve ailesi tarafından alınmadığını,davacı tarafta olduğunu savunmuştur. Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını ispatla yükümlüdür(...6).Hayat deneyimlerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması ya da evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Ancak dinlenen davacı tanığı...; güvenlik sebebiyle tarafların ziynetlerin kendi evinde durmasını talep ettiklerini bu nedenle düğünden sonra 11 ay ziynetlerin kendisinde kaldığını,taraflarla birlikte tatile gideceğinden ve ev boş kalacağından damadı olan davalının ziynetlerin kendi babasına teslim edilmesini istediğini, ziynet eşyalarını damadının babasına verdiğini belirtmiştir.Davacı tanık beyanına göre ziynet eşyalarının davalı tarafta kaldığı ispatlanmış,davalı taraf ziynet eşyalarının iade edildiğini ispat edememiştir.Bu durumda, mahkemece; davacı kadına ait ziynet eşyalarının miktar ve değeri belirlendikten sonra taleple bağlı kalınmak koşulu ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.