Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5476 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4743 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki yardım nafakası (asıl dava), nafakanın artırılması(birleşen dava) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ... vekili ve birleşen davada davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı ... vekili dilekçesinde, davalının müvekkilinin babası olduğunu, müvekkilinin ... Fakültesi öğrencisi olduğunu ,...1. Aile Mahkemesi'nin 2004/644 Esas ve 2004/682 Karar sayılı ilamı ile davacı lehine 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede davacının okul giderlerinin arttığını, nafakanın yetersiz kaldığını, davalının maddi durumunun iyi olduğu belirtilerek, davacı lehine takdir edilen 100 TL iştirak nafakasının 600 TL'ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada, davacı ... vekili dilekçesinde; ...1.Aile Mahkemesi'nin 2004/644 Esas ve 2004/682 Karar sayılı ilamı ile davacı lehine 100 TL yoksulluk, 2002 doğumlu müşterek çocuk... lehine 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede takdir edilen nafakaların yetersiz kaldığını bu nedenle, yoksulluk nafakasının 600,00 TL'ye; iştirak nafakasının 600 TL'ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı dilekçesinde; açılan davaları kabul etmediğini, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; asıl davanın reddi, birleşen davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuk .. için 100 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 200,00 TL'ye yükseltilmesi, yoksulluk nafakasına ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... ve birleşen davada davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı ... vekilinin müşterek çocuk... için takdir edilen iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazı yönünden;TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların 25.05.2004 tarihinde boşandığı, müşterek çocuk 2002 doğumlu...'in velayetinin davalıya bırakıldığı ve müşterek çocuk... lehine aylık 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, nafakanın her yıl memur maaş zammı oranında artırılmasının hükme bağlandığını, ... için ödenen nafakanın artırılmış hali ile dava tarihinde 200 TL'nin üzerinde olduğu, bu davanın açıldığı tarih itibariyle aradan yaklaşık on yıllık süre geçtiği, davacının ev hanımı olduğu, babasından 300 TL yetim aylığı aldığı, davalının ise astsubay olduğu, aylık 3300 TL maaşının olduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca; tarafların tespit edilen sosyal ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuk...'in yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim dikkate alındığında, mahkemece; TMK.nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun nafaka artışına hükmedilmesi ve bu suretle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacı ... vekilinin; yoksulluk nafakasına yönelik temyiz itirazına gelince;TMK. nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ...’in yayınladığı .. oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir.O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın ...’in yayınladığı ..oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacı ... vekilinin yardım nafakasına yönelik temyiz itirazı yönünden;TMK.nun 328/1.maddesinde; “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.” Aynı yasanın 2.fıkrasında ise, “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitim sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmü mevcut bulunmaktadır.TMK.nun 364.maddesine göre; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür."Aynı Kanunun 365/2.maddesinde de; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir." düzenlemesi yer almıştır.Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 gün ve 1998/656-688 sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların..." yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır.Somut olayda; davacı ...'e ait nüfus kayıt örneği incelendiğinde, davacı ...'in doğum tarihinin 15.05.1996 olduğu, müşterek çocuğun iş bu davanın açıldığı 05.09.2014 tarihinden önce reşit olduğu ve davanın kendisi adına açıldığı, her ne kadar müşterek çocuk için daha önce iştirak nafakasına hükmedilmiş ise de müşterek çocuk için bu dava ile talep edilenin yardım nafakası olduğu gözönünde bulundurularak, müşterek çocuk.. için bir miktar yardım nafakasına hükmedilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,11.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.