Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5449 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3018 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE ... MAHKEMESİTaraflar arasında görülen ecrimisil davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacılar vekili dilekçesinde; davalı belediyenin, usulüne uygun yasal bir işlem tesis etmeksizin müvekkillerinin mirasbırakanı ......’in paydaşı bulunduğu taşınmaza el attığını ileri sürerek; 25.03.1999 ila 25.03.2004 tarihleri arasındaki dönem için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ....000 TL ecrimisilin tahakkuk tarihlerinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davacılar vekili birleşen 2011/392 Esas sayılı davada ise; işgalin devam ettiğini ileri sürerek; 28...2005 ila ....06.2011 tarihleri arasındaki dönem için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ....000 TL ecrimisilin tahakkuk tarihlerinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, asıl ve birleşen davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı tarafın tüm, davalı tarafın ise sair temyiz itirazları yerinde değildir.Bilindiği üzere elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. TMK. nun 701–703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla, ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK. nun 701. maddesinde “Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.” biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle, ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. TMK. nun 702/.... maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış, terekedeki hakların korunması için bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir (......1982 tarih 1982/...-... sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.Uyuşmazlık konusu olayda; davacılar, mirasbırakanın paydaşı olduğu taşınmaza, (diğer paydaş olan) davalı belediyenin el attığını ileri sürerek ecrimisil istemiştir. Ecrimisil davası, “terekedeki hakların korunması” ile ilgili olmayıp, “terekedeki taşınmazdan yararlanmaya” yönelik bulunmaktadır. Böyle bir durumda elbirliği mülkiyetine tabi olan bir mal veya hakka ilişkin davaların, mirasçıların (ortakların) hepsi tarafından veya hepsine karşı birlikte açılması zorunludur. Davaya diğer mirasçıların katılması (olurlarının alınması) veya TMK. nun 640/... maddesi uyarınca miras ortaklığına temsilci tayin edilmek suretiyle davaya devam edilmesi mümkün değildir.Yapılan bu açıklamalar ışığında dosya incelendiğinde; davaya konu edilen taşınmazın .../48 payının davacıların mirasbırakanı ...... adına kayıtlı olduğu, ölüm tarihine göre mirasbırakan ......’in terekesine; mirasçıları olan davacılar ile dava dışı ..... .... ile .... .... ... .... ..... ’in elbirliği (iştirak) halinde malik bulunduğu anlaşılmaktadır.O halde mahkemece; asıl ve birleşen davanın, mirasbırakanın payına elbirliği halinde malik olan mirasçıların (ortakların) hepsi tarafından açılmadığı (resen) gözetilerek davaların ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçılarak işin esasına girilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.