MAHKEMESİ : ANKARA 5.TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 11/06/2013NUMARASI : 2011/813-2013/1318 Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin Ankara İli, .. İlçesi, ..Mahallesi, 348 ada, 1 parsel üzerinde kayıtlı bulunan ....sokak 11 nolu bağımsız bölümü satın aldığını, müvekkilinin su aboneliğini yaptırmak amacı ile davalı idareye başvuru yaptığında kendisinden kanal katılım ve şebeke hisse bedeli olarak toplamda 3.000,00 TL talep edildiğini ileri sürerek davalı tarafından talep edilen toplam 3.000,00 TL tutarındaki kanal katılım ve şebeke hissesi bedellerinden ödenmesi gereken bir kanal katılım ve şebeke hissesi bedeli var ise bunun tespiti ile fazla talep edilen tutardan borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kanal katılım ve şebeke bedelinin, yasal dayanağının 2464 sayılı Belediye Gelirleri Yasasının 87. ve 88.maddeleri ile ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 39.maddesi olduğunu; ilk malikten, idarece sunulan hizmet karşılığı alınan bir bedel olup, yapılan işlemin usul, yasa ve Yargıtay içtihatlarına uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, "...benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile davacının kanal katılım ve şebeke hisse bedeli olarak davalıya 542,06 TL sorumlu olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, dava donusu konuta ilk kez abone olunduğu, ilk kez abone olan kişiden kanal katılım ve şebeke hisse bedeli istenmesinde yasaya bir aykırılık bulunmadığı, davalı idarenin konutun bulunduğu bölgeye alt yapı hizmetlerini götürdüğü; bu nedenle, davacının kanal katılım ve şebeke hisse bedelinden sorumlu olduğu, mahkemece de doğru olarak tespit edilmiş bulunmaktadır. Ne var ki, davacının kanal katılım ve şebeke hisse bedeliyle ilgili sorumlu olduğu miktarın belirlenmesinde, hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Zira, bilirkişi hesaplamasında; T (Metre Tül Maliyeti), 45,75 TL olarak gösterilmiştir. Bu miktarın, ilk inşaat ruhsatı alınırken belirlenen metre tül maliyeti olduğu anlaşılmaktadır. Oysa, aradan uzun bir zaman geçtikten sonra inşaat tamamlanmış ve davacı bireysel abonelik başvurusunda bulunup, 07.07.2011 tarihinde iş bu davayı açmıştır. Bu durumda, metre tül maliyeti abonelik başvuru tarihindeki Bayındırlık ve İskan Bakanlığı birim değerleri esas alınmak suretiyle, güncelleştirilerek saptanması gerekir. Mahkemece, eksik inceleme sonucu, yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak kurulan hükümde isabet görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.