MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların ayrı yaşadıklarını, müvekkilin davalının hakaret ve şiddet içeren eylemelerine maruz kaldığı, davalının hakkında mahkumiyet ve evden uzaklaştırma cezası aldığı, davacının davranışları nedeni ile triot kanseri olduğu, tedavisi için ...’e gidip geldiği, ailesinin yanında sığındığı, davalının çocuklarla da ilgilenmediği belirterek müvekkili için 1.500 TL ve iki müşterek çocuk için 750’şer TL olmak üzere toplam 3.000 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı lehine aylık 700,00 TL ve iki müşterek çocuk lehine 300’er TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın temyiz itirazları yerinde değildir.Davacı tarafın temyiz itirazlarına gelince;4721 sayılı TMK'nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2.maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir.Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.TMK.nun 327/1. maddesine göre, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderleri ana ve baba tarafından sağlanır. Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder (TMK 328/1). Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir (TMK 329/1).Somut olayda, tarafların yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında; davacının ev hanımı olduğu, çalışmadığı, eşine ait evde çocukları ile kaldığı, tedavi gördüğü; davalının aile sağlığı merkezinde doktor olduğu, 5.000 TL maaş aldığı, 450,00 TL kira verdiği, tek yaşadığı, müşterek çocukların ise 2004 ve 2008 doğumlu oldukları anlaşılmıştır.Bu kapsamda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, müşterek çocukların ihtiyaçlarına ve özellikle davalının gelirine göre, takdir edilen tedbir nafakalarının miktarı hak ve nesafete uygun olmayacak şekilde düşüktür. Tedbir nafakasının miktarının tayin edilmesinde davalının geliri ve tarafların birlikte yaşadıkları sırada davalının alıştırdığı geçim şartlarının dikkate alınması gerekir.Mahkemece; davacı tarafın geçimi ve bakımı için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, davacı eş ve çocuklar yönünden daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.