Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5400 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20251 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : TORBALI AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 18/06/2014NUMARASI : 2013/81-2014/401Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların 14 yıl önce evlendiklerini, 2000 doğumlu müşterek çocuklarının olduğunu; davalının, halen belediyede temizlik işlerinde şoför olarak görev yaptığını; müvekkilinin, davalının kendisini aldattığını öğrenmesi üzerine, davalının müşterek haneyi terk ettiğini, müvekkilini ve oğlunu zor durumda bıraktığını; davalının evden ayrıldıktan sonra müvekkilini ve oğlunu arayıp sormadığını, ihtiyaçlarını karşılamadığını; müvekilinin, davalının başka bir bayanla yaşadığını çevreden duyduğunu ileri sürerek; müşterek çocuk için aylık 350,00 TL, müvekkili için aylık 400,00 TL olmak üzere, toplam aylık 750,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; evi terk ettiği iddiasının doğru olmadığını, davacının, bir takım asılsız iddialarla kendisini evden kovduğunu; halen, eve almadığı için annesinin yanında yaşamak zorunda kaldığını; davacının yaşadığı konutun arsasının davacının babasına ait olduğunu, tüm harcamaları tarafından yapılarak arsa üzerine bina inşa edildiğini; bu nedenle, sık sık tartışma çıkararak kendisini evden kovduğunu; davacının, bugüne kadar çalıştığını, şimdi ise nafaka talebinde bulunmak için işten ayrıldığını, niyetinin kendisinden nafaka alarak hayatını ailesi ile birlikte devam ettirmek olduğunu; eş olarak, evliliğin getirdiği yükümlülüklerden kaçınanın davacı olduğunu; ayrı yaşamayı gerektirecek sebeplerinin mevcut olmadığını, talep edilen nafaka miktarının fahiş olduğunu, aldığı 1.000 TL maaş dışında başka bir gelirinin olmadığını, banka kredisi ödemelerinin olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davacı tarafın, davalının evi terk etmesinde haklı bir gerekçe olmadığına dair herhangi somut bir delil sunamadığı, buna ilişkin iddiasını ispat edemediği, davalının kendisini evden davacının kovduğunu ve eve almadığını beyan ettiği; davacının oturduğu evin, babasına ait olması ve bu durum karşısında; davalının, evine gidemediği iddiasının hayatın olağan akışına uygun olabileceği; davalının, davacıyı aldattığına dair somut bir delil sunulamadığı gerekçesi ile davacı kadın için tedbir nafakası talebinin reddine, ayrı yaşayan, tarafların müşterek çocuğu için, tarafların ekonomik durumu, davalının gelir düzeyi gözönünde bulundurularak, dava tarihinden geçerli olmak üzere 200,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Dava, tedbir nafakası talebine ilişkindir.TMK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın, 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.Tedbir nafakasında, eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin, ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması; davalı (kocayı), tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4).Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korunması gerektiğini gözetmelidir.Somut olayda; dosya kapsamındaki tanık anlatımlarından, tarafların ayrı yaşadıkları, davalının evin giderleri ile ilgilenmediği gibi evlilik birliğini kurma görevi olan davalı kocanın bir barış girişiminde de bulunmadığı anlaşılmaktadır.Buna göre, davacının ayrı yaşamada haklı olduğunun kabulü gerekir.Hal böyle olunca, mahkemece; davacı kadının ayrı yaşamada haklı olduğunun kabulü ile tarafların saptanan ekonomik-sosyal durumlarına ve özellikle davacı kadının elde ettiği gelir de gözönüne alınarak; TMK'nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktar nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacı kadın yönünden tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bundan ayrı olarak, kabule göre, davacı kadın yönünden tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmesi karşısında, kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi de usul ve yasaya uygun görülmemiştir.SONUÇ; Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.