MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dilekçesinde, davacıya ait işyerinin elektrik aboneliğinden 2006 yılından dava tarihine kadar kayıp kaçak bedeli adı altında yasal dayanağı olmayan para alındığını ileri sürerek fazlası saklı kalmak kaydıyla şimdilik davalı kuruma ödenen 5.400 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı kurum vekili davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, 2006 yılından 2011 yılına kadar, davalı kurum tarafından, kayıp kaçak bedeli alınmadığı, 2011 ve 2012 yıllarında alınan toplam kayıp kaçak bedelinin ise 700,68 TL olduğu, Tüketici Hakem Heyetinin görevine giren uyuşmazlıkların üst sınırının 2012 yılı itibariyle 1.161 TL olduğu, dava konusu edilen alacak miktarının Hakem Heyetinin görev sınırı içinde kaldığı belirtilerek görevsizlik nedeniyle davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. HMK'nın 1.maddesinde "mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü aynı Kanun'un 2.maddesinde "dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine düzenleme olmadıkça asliye hukuk mahkemesidir” hükmü yer almaktadır. Somut olayda davacı vekili davacıya ait iş yerinin elektrik aboneliğinden 2006 yılından dava tarihine kadar kayıp kaçak bedeli adı altında yasal dayanağı olmayan para alındığını ileri sürerek fazlası saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.400 TL talep etmiştir. Dava konusu edilen alacak miktar ve nitelik olarak HMK'nun 7.maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanı içinde kalmaktadır. Mahkemece dava dilekçesinde belirtilen alacak miktarına göre görev belirlemesi yapılması gerekirken, yargılama sonucunda ortaya çıkan ve faturalara yansıtılan kayıp kaçak bedelinin 700,68 TL olduğu belirtilerek davaya bakma görevinin Tüketici Sorunları Hakem Heyetine ait olduğundan bahisle görevsizlik karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bundan ayrı olarak, 4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un Amaç başlıklı 1.maddesinde kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde "Bu kanun, 1.maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar" hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanunun 3.maddesinde ise “Mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, Hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti, Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında mal sunan gerçek veya tüzel kişileri, Tüketici; bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Somut uyuşmazlığın incelenmesinde; dava dilekçesinde iş yerinde kullanılan elektrik aboneliğinden dolayı alacak talebinde bulunulmuştur. Dosya içerisine abonelik sözleşmesi getirtilmemiştir. Mahkemece, davacının kullandığı elektriğin iş yeri ya da mesken elektriği olup olmadığı araştırılmamıştır. Getirtilecek olan abonelik sözleşmesinin iş yeri aboneliği olduğunun tespit edilmesi halinde mesleki faaliyeti yürütmek amacıyla kullanılan elektrik nedeniyle davacının 4077 sayılı Kanunun 3-e maddesinde tanımlı tüketici olmayacağı dolayısıyla davaya Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla bakılmayacağı değerlendirilmeden eksik incelemeye dayanılarak hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.