MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/06/2013NUMARASI : 2012/405-2013/359 Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili, davalının Telekomun mütaahhitliğini yaptığını, yapmış oldukları kazı çalışmaları sırasında müvekkiline ait su şebekesine hasar verdiğini, hasar bedelinin 1.885,35 TL olduğunu, bu bedelin tahsili için davalı hakkında Eskişehir 7. İcra Müdürlüğünün 2012/5531 E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ile davalı aleyhine % 20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin çalışanları tarafından kazı esnasında her türlü tedbir alınmasına rağmen davacı tarafın su borusu hatlarının standart olmaması, normal derinlikte döşenmemesi nedeni ile su şebekelerine zarar verildiğini, bu nedenle müvekkilinin meydana gelen hasarda herhangi bir kusuru bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalının Eskişehir 7. İcra Müdürlüğünün 2012/5532 E. sayılı dosyasında 1.882,64 TL'lik asıl alacağa yaptığı itirazın iptali ile takibin bu bedel üzerinden devamına, bu bedele olay tarihi olan 05.07.2012 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacı vekilinin icra inkar tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, hükmedilen tazminatın belirlenmesi yönünden yapılan araştırma ve soruşturma ile hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Zarar görenin zararı giderebilmek için kendi çalıştırdığı işçilerine ödediği ücretler genel idare giderleri olup, haksız fiil meydana gelmese dahi ödenmesi gereken giderlerdir. Bunların zarar ile ilgisi bulunmamaktadır. Özel olarak adam tutulup çalıştırıldığı kanıtlanmadıkça haksız fiil meydana gelmeseydi dahi yapılacak bu nitelikteki giderler zarar kapsamına dâhil edilemez. Somut olaya gelince, dosya içeriğinden tazminine karar verilen bedelin bir bölümünün davacının kendi çalıştırdığı işçilere ödediği ücretler, bir başka deyişle genel idare giderlerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi raporunda yukarıda açıklanan hukuksal olgular göz ardı edilerek, zarar kalemleri sıralanırken genel idare giderlerine yer verilerek hesaplamaya dahil edilmiş, mahkemece de benimsenen bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Davacı kurumun onarım giderleri belgelerinde belirtilen miktarlar doğru kabul edilerek, eksik araştırma ve soruşturma ile hüküm verilemez Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, hasarın giderilmesi için özel olarak işçi tutup çalıştırma veya harcama yapma söz konusu ise bunların kanıtlanması için davacı tarafın delilleri sorulup saptanmalı, bu konudaki gösterilecek deliller toplanmalı, özel olarak işçi tutup çalıştırıldığının ve harcama yapıldığının kanıtlanması halinde gerekirse bu yönden de zararın hesaplanması için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmalı, davacı tarafın isteyebileceği gerçek zarar miktarı duraksamasız belirlendikten sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmelidir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.