İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 16. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (KAPATILAN KADIKÖY 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ) TARİHİ : 17/05/2012NUMARASI : 2006/378-2012/275 Taraflar arasında görülen tenfiz davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; muris tarafından kendisine mal vasiyetinde bulunulduğunu beyan ederek, vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 18.5.2001 gün, 2001/3611 E. - 7844 K. sayılı kararı ve "Miras bırakan, vasiyetnameyle henüz kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmamış olan taşınmazdan, muayyen bir dairenin, davacılara verilmesini vasiyet etmiştir. Vasiyet Kat Mülkiyeti Yasası hükümlerine göre belirli ve muayyen bir şeyi ifade etmemekte, dolayısıyla şimdilik infaz imkanı vermemektedir. İnfaz imkanının doğması 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 12, 14 ve 50. maddeleri hükümleri gereği kat irtifakı veya mülkiyetinin kurulmasına bağlıdır. Söz konusu taşınmaz mal üzerinde henüz kat mülkiyetinin veya kat irtifakının kurulmamış olması, Borçlar Kanununun 117/1. maddesinde yer alan ve borcun sukutuna yol açan objektif imkansızlık olarak nitelendirilemez. Şahsi hak sahibi davacının isteğini davalıların kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurmalarına talik etmek de Medeni Kanunun 2. maddesinde yer alan objektif iyi niyet kuralları ile bağdaşmaz. Kat Mülkiyeti Kanununda kat mülkiyetine elverişli bir yapı yapılması halinde kat mülkiyeti kurulmasının dava yolu ile istenmesine engel bir hüküm yoktur. Davacının isteği bu yönü de kapsar. O halde, dava konusu taşınmaz malın üzerine yapılan yapıya ait tasdikli inşaat projesini belediyeden getirtip, yapının projeye uygun olup olmadığını bilirkişi aracılığı ile denetlemek; yapı projeye uygun ise, kat mülkiyeti kurulmasına elverişli bir yapı olup olmadığı ve bağımsız bölümlerinin arsa payları yönünde bilirkişi düşüncesi alınmak; yapı projeye uygun değil ise projenin veya yapının ıslahının mümkün olup olmadığını araştırmak; ıslah ve kat mülkiyeti kurulması için gerekli belgeleri düzenleyip ibraz etmek üzere davacıya yetki ve mehil vermek, ibraz olunan belgelere davalıların bir itirazı olduğu taktirde bunları objektif kurallar çerçevesinde inceleyip, düzelttikten sonra taşınmaz mal üzerinde kat mülkiyeti kurulmak suretiyle vasiyete konu bağımsız bölümünün davacının üzerine tesciline, objektif imkansızlık varsa isteğin reddine karar vermek gerektiği (Y.2.HD.nin 8.5.1997 tarihli 4390-4991 sayılı kararı) düşünülmeden davanın reddi yönünde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır." gerekçesi ile bozularak mahalline iade edilmiştir. Mahkemece; yapılan araştırma neticesinde, davaya konu taşınmaz üzerinde mimari projeye aykırı inşaat yapıldığı, yapı tatil tutanağı düzenlendiği, yapı tatil tutanağında belirtilen aykırılıkların kaldırılıp projeye uygun hale getirmenin mümkün olmadığı anlaşılmış olup, taşınmazda kat mülkiyetinin kurulmasının mümkün olmadığı ve objektif imkansızlığın gerçekleştiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu olayda; her ne kadar vasiyete konu taşınmazın objektif imkansızlık nedeni ile davacı adına tapuya tescili mümkün olmamakla beraber muris tarafından tanzim edilen resmi vasiyetnamede, davacıya muayyen mal vasiyetinde bulunulduğu, bu vasiyetnamenin geçerli olduğu ve böylelikle de davacının vasiyete konu taşınmaz üzerinde hak sahibi bulunduğu anlaşılmakla, mahkemece çoğun içinde az da vardır kuralı gereği, en azından vasiyete konu taşınmazın davacıya aidiyeti yönünden tespit kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.