MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili ile davalı ve ortağı ... arasında Temmuz 2006 tarihinde yapılan protokol gereğince, davacının davalıya 36.000 TL nakit, 15.000 TL çek verdiğini ve kalan 18.800 TL nin eşit taksitler halinde ödeneceği, buna karşılık davalının davacıya ... mahallesi 22043 ada 4 parselde inşa edilen binanın 15 nolu bağımsız bölümünün verileceğinin kararlaştırıldığını, davacının peşin verilen nakit para ve çek bedeline ilaveten 18.800 TL tutarındaki taksit ödemelerini yaptığı ve 500 TL tapu masrafı olmak üzere toplam 66.500 TL ödeme yaptığını, ancak davalının sözleşme konusu daireyi davacıya teslim etmediğini, 3. kişiye sattığını belirterek, sözleşmeye konu dairenin bitmiş durumdaki halinin dava tarihindeki değerinin faizi ile birlikte davacıya ödetilmesine, olmadığı takdirde davacının ödediği paranın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece,' 'Yapılan araştırmada; davanın dayanağı protokolde davalının imzasının bulunduğu, imzayı davalının kabul ettiği, ancak şahit sıfatı ile imzaladığını ileri sürdüğü, protokolün incelenmesinde anlaşılacağı üzere matbu olan protokoldeki "şahit" yazısının üstünün çizildiği, dinlenen tanık anlatımlarına göre, ödemelerin tamamının davalıya yapıldığı, asıl yüklenicinin davalı olduğu, protokolde adı yazılı ... görünürde yüklenici olduğu, Adli Tıp Kurumundan alınan 07/10/2011 tarihli 4653 nolu rapora göre; protokoldeki el yazıların davalı ...'ın eli ürünü olduğu, dinlenen tanık beyanlarına göre ise taksitlerin bizzat davalıya ödendiği, 15.000.-TL tutarındaki çekin davalıya verildiği, bu nedenle yapılan ödemelerin tamamının davalıya yapıldığı anlaşıldığından, yaptırılan bilirkişi incelemesine göre, davalıya toplamda 66.700 TL ödeme yapıldığı, ödeme tarihinden itibaren dava tarihine kadar yasal faizinin 8.285,11 TL olduğu tespit edildiğinden, talep nazara alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.'' gerekçesi ile davanın kabulüne; 66.500 TL asıl alacak ile 8.256,55 TL işlemiş faizin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine, asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3.maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder, şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 sayılı yasanın 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Somut olayda; davacı, harici satım sözleşmesine konu meskenin pazarlığını davalı ile yaptığını, protokolde belirtilen ödemeleri davalıya yaptığını, davalının müteahhitlik belgesi olmadığı için inşaatı müteahhit Dursun Ekerbiçer ile birlikte yaptığını belirtmiştir. Dava konusu harici satım sözleşmesine konu taşınmazın mesken niteliğinde olduğu, 4077 sayılı yasada tanımlandığı şekilde, davalı (mahkemeninde kabulünde olduğu gibi) yüklenicinin satıcı, davacı alıcının tüketici olduğu anlaşılmakla; aynı yasanın 23.maddesi gereğince davaya bakmaya genel mahkeme değil Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi, yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.Hal böyle olunca; mahkemece, davanın Tüketici Mahkemesinde görülmek üzere, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esasına girilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.