Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 522 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16799 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : SAKARYA 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/06/2013NUMARASI : 2012/592-2013/202 Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı şirket temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davada;10.022,00 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili talep edilmiş, mahkemece dava kabul edilmiş, hüküm, davalı şirket temsilcisi tarafından; duruşma gün ve saatini bildiren davetiyenin taraflarına tebliğ edilmediği gerekçesiyle temyiz edilmiştir. Kural olarak hakim tarafları dinlemeden, tarafları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hüküm veremez. (HUMK m.73, HMK m.27) Hukuki Dinlenilme Hakkı gereğince; davanın taraflarının yargılamayla ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da en önemli unsurudur. Adil yargılanma hakkı, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Yargılamanın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilerek duruşmaya çağırılması ve taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Kişi, hangi yargı merciinde duruşması bulunduğuna, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğuna ve yargılamanın safahatına 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğünde açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile vakıf olabilecektir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun hükmi şahıslara ve ticarethanelere tebligatı düzenleyen 12. maddesinde; hükmi şahıslara tebliğin, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılacağı, bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğin muteber olduğu düzenlenmiştir. Aynı yasanın hükmi şahısların memur ve müstahdemlerine tebligatı düzenleyen 13. maddesinde ise; hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimselerin her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamıyacak bir halde oldukları takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı düzenlenmiştir. Bu bağlamda; muhatap adına tebliği kabule kanunen yetkili kişilere tebliğat evrakının verilmesi TK'nın 20 maddesi gereğince ancak muhatabın tebliğin yapılacağı sırada orada bulunmaması halinde sözkonusu olur. Bu halde muhatabın o sırada orada bulunmaması sebebiyle kabule kanunen yetkili kişiye tebliğin yapıldığı tutanakta gösterilmelidir. Somut olayda, davalı limited şirkete çıkartılan tebligatlar, Murat Yıldız adlı kişiye tebliğ edilmiş, tebligata şirket yetkilisi T.. T..'ın tebliğ adresinde hazır bulunup bulunmadığı ve tebligatın hangi sebeple Murat Yıldız adlı kişiye tebliğ edildiği hususu yazılmamış olup, bu haliyle tebligatın usulsüz tebliğ edildiği açıktır. Hal böyle olunca mahkemece; davalı limited şirkete Tebligat Kanun ve Tüzüğüne uygun tebliğin sağlanması, taraf teşkili sağlamak suretiyle davaya devam edilerek, tarafların tüm delilleri toplanıp, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm verilmesi gerekirken, davalı tarafın savunma hakkını kısıtlayacak şekilde yokluğunda yargılama yapılarak hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.