Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5208 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8738 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davacının Renault yetkili servisi olup, 19.01.2013 ve 20.09.2013 tarihlerinde davalı şirkete ait bazı araçların bakım ve onarımını yaptığını, davalının ilgili tamirat bedellerini ödememesi üzerine hakkında ...1.İcra Müdürlüğü'nün 2013/6084 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının bu takibe konu 13 adet faturadan sadece 2 adet fatura hakkında kısmi itirazda bulunduğunu, davalının takibe itirazında haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek, itirazın iptali, takibin devamı ve davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamış; aşamalardaki beyanlarında ise,icra dosyasında itiraza konu olan 2 adet faturanın davalı şirket ile ilgisi olmadığını, bu faturaların davalı şirkete ait olduğunu ispat yükünün davacı tarafta olduğunu savunarak, davanın reddi ve lehlerine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.Mahkemece; davacı vekilince davalı aleyhine açılan davanın esasının konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının %20 icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile; asıl alacak 6.981,73 TL'nin %20'si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TTK'nun 4.maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında "her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda..." sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 12. maddesinde "Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir" hükmünü içermektedir. 26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, "6102 sayılı Kanun'un 5.maddesinin başlığı "2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler" şeklinde, 1. fıkrasında yer alan "davalara" ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki "çekişmesiz yargı işlerine" şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır". şeklinde düzenlenmiştir. TTK'nun 19.maddesinde "Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır" hükmü bulunmaktadır.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; davaya konu uyuşmazlığın davalı şirkete ait araçların davacı yetkili serviste yapılan bakım ve onarımından kaynaklı alacağa yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, bu haliyle uyuşmazlığın çözümünün yukarıdaki yasa hükümleri de gözetildiğinde Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevi içinde olduğu anlaşılmaktadır.Bu durumda mahkemece, Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğu düşünülerek, davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılarak karar verilmesi gerekirken, davaya genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.