MAHKEMESİ : ÇORUM 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 13/03/2014NUMARASI : 2013/707-2014/150Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalının evli olduklarını, davalının ailesini ziyaret konusunda aralarında tartışma çıktığını, davacının davalıdan şiddet gördüğünü, davacının boğazını sıktığını, geceleyin kapı dışarı attığını, hamile olmasına rağmen kötü davrandığını, en son davacının ailesinin yanında davacıya şiddet gösterdiğini, bunun üzerine davacının ailesinin davacıyı götürdüklerini, davalıyı arayıp sormadığını belirterek, aylık 1.000 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsilini, dava tarihinden sonra dünyaya gelen müşterek çocuk Zeynep için 400 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı cevabında; davacının geçmiş hayatı nedeniyle davranış bozuklukları yaşadığını, davacıyı kovmadığını, davacının ailesi ile birlikte çarşıya çıktıklarını, sonra evi terkettiğini beyan etmiştir.Mahkemece; davalının, davacının kollarını ve yüzünü kızaracak şekilde sıkarak zarar vermiş ise de, olaydan sonra evi terketmeyip, çarşıya çıktığından bahisle, davacının davasının reddine, davacıya dava tarihi 06.11.2013 tarihinden itibaren 400 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, çocuk için 19.02.2014 doğum tarihinden 200 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.Dosya kapsamından tarafların 17.05.2013 tarihinde evlendikleri, halen evli oldukları, davacının hamile iken ayrı yaşamaya başladığı, bu arada müşterek çocukları Zeynep'in 19.02.2014 tarihinde dünyaya geldiği anlaşılmaktadır.Davada, davacı kadın ve müşterek çocuk için tedbir nafakası talep edilmektedir. TMK.nun 195.maddesi gereğince; “Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilirler. Hakim, gerektiği taktirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.” Aynı kanunun 197.maddesine göre; “Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.” Tedbir nafakasında eşlerin, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK md. 186/son).Dosyada dinlenen tanık beyanlarından; davalının davacıya şiddet uyguladığı, tarafların evlendikten 3 ay sonra ziyaretlerine gittiklerinde, davacının hamile olduğunu, davacının eli ve yüzünün kızarmış olduğunu gördüklerini, davalının davacıya “defol git” dediğini, davalının boşanmak istediğini söylediğini duyduklarını, aynı gün davacının baba evine döndüğünü ve davalının davacıyı aramadığını ifade etmişlerdir.Bu durumda; hamile olan davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Davacının ev hanımı olduğu, davalının ise özel hastanede memur (hemşire) olup, aylık 3.000 TL maaş aldığı tespit edilmiştir.Ayrıca, yargılama sırasında dünyaya gelen 19.02.2014 doğumlu müşterek çocuk Zeynep'inde TMK.nun 197/son maddesi gereğince masraflarının karşılanması amacıyla nafakaya hükmedilmesi gerekmektedir.Belirtilen nedenlerle davacı kadın ve müşterek çocuk lehine davalının ekonomik durumunu zorlamayacak şekilde TMK.nun 4.maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, mahkemece; yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.