Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5075 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3356 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİDava dilekçesinde 50.000 TL, ıslah ile faizi ile birlikte 86.375 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı sitenin kazan dairesi ve kalorifer tesisatı için 02.03.1973 yılında davalı idare ile mesken aboneliği sözleşmesi yapıldığını, daha sonra elektrik kesilmesi sonucunda davalı idare ile 17.06.1988 yılında aynı belge ve şartlarla sözleşmenin yenilendiğini, sonradan yenilenen abonelik sözleşmesinde dava konusu taşınmazın mesken değil, yanlışlıkla ticarethane olarak yazıldığı ve 1988 yılından itibaren ticarethane olarak fazla fatura tahakkuk edildiğini belirterek, mesken aboneliği ile ticarethane aboneliği arasındaki fazla tahakkuk edilen 50.000 TL, ıslah ile 57.343 TL fark alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı idare vekili cevabında, davacının ihtirazı kayıt ileri sürmeden ödediğini, zamanaşımı süresinin geçtiğini beyan etmiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile 57.343 TL asıl alacağ??n işlemiş faizi ile toplam 86.375 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.Davacı siteye ait D 1 blokta bulunan kazan dairesi ve kalorifer tesisatı için davalı idare ile 02.03.1973 tarihinde “mesken” aboneliği sözleşmesi imzalanmış, aynı yer ile ilgili 17.06.1988 tarihli yenilenen sözleşmede “ticarethane” olarak yazıldığı ve Mart 2010 tarihinde davalı idareden kontrole gelindiğinde bu yanlışlığın anlaşıldığı, 14.05.2010 dava tarihinden geriye doğru 10 yıllık tarife farkından kaynaklanan 57.343 TL fazla ödeme yapıldığı bilirkişi raporu ile belirlendiği ve davacının 22.06.2012 tarihinde 7.343 TL yönünden ıslah talebinde bulunduğu ve davalının ıslah edilen miktar ile ilgili süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, HUMK.nun 187.maddesi (HMK.nun 116. ve 130.maddeleri) gereğince zamanaşımı savunması uyuşmazlığın esasını incelemeye engel bir def’i (savunma)dir. Bu bakımdan; davalı tarafından zamanaşımı def'i ileri sürüldüğü takdirde, mahkemece bu konunun incelenmesi gerekir. Islah ile artırılan miktar ile ilgili dilekçenin davalıya 05.07.2012 tarihinde tebliğ edildiği ve davalının süresinde 10.07.2012 tarihli dilekçe ile zamanaşımı def’inde bulunduğuna göre, mahkemece; ıslah tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış miktar ile ilgili bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.