MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(....)Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; müvekilinin kuyu suyu motorunda kullanmak üzere davalı kuruma 1992 yılında (tic.motor tarifesi üzerinden) elektrik abonesi olduğunu, tahakkuk ettirilen faturaları düzenli olarak ödediğini, davalı tarafından 1997-2005 yılları için geriye dönük olarak toplam 7.655,80 TL tahakkuk yaptığını, talebin haksız olduğunu ileri sürerek; müvekkilinin davalıya anılan miktar borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacının aboneliğini ticari amaçla kullanılmasına rağmen, müvekkili kurum tarafından sehven mesken tarifesi üzerinden hatalı ve eksik tahakkuk yapıldığının tespit edildiğini, bu nedenle tarife farkından dolayı dava konusu faturanın düzenlendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebililecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.09.11.1995 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği'nin " Abonenin Kusuru Dışındaki Hususlar " başlıklı 44. maddesinde; " Abonenin kusuru dışında olan hususlara kaçak elektrik işlemi uygulanmaz. Ancak kaçak ve usulsüz elektrik kullanımı dışında kalan hatalı okuma, hatalı hesaplamalar sonucunda şirket veya müşteri lehine doğan alacaklarda doğru kaydetmiş sayaç değerleri var ise sayaç değerleri, yok ise 41 inci maddeye göre ortalama aylık tüketim hesaplanarak ait olduğu tüketim dönemlerindeki birim fiyatlar dikkate alınmak suretiyle fatura düzenlenir." hükmü yer almaktadır.Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği'ni yürürlükten kaldırarak 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nin 23. maddesinde ise; ödeme bildirimine ilişkin hataların; hatalı sayaç okunması, yanlış tarife veya yanlış çarpım faktörü uygulanması, tüketim miktarı ve/veya bedelinin hatalı hesaplanması ya da mükerrer ödeme bildirimi düzenlenmesi gibi hususlar olduğu açıklanmış ve tüketim bedelinin eksik tahsil edilen kısmının müşteriden tahsil edileceği belirtilmiştir.Somut olaya gelince; hatalı tahakkuk nedeniyle davalı tarafından 29.09.1997 ila 17.11.2005 arası dönem için 7.655,80 TL fark faturası (eksik enerji bedeli) düzenlenmiştir. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, dava konusu tahakkuklara ilişkin olarak denetime elverişli şekilde dönem dönem hesaplama yapılmamış, sadece davalı kurumun tahakkukunun doğru olduğu vurgulanmış, mahkemece bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Dava konusu olan tahakkuklar esas alınarak bilirkişi tarafından denetime elverişli bir şekilde hesaplama yapılması gerektiği kuşkusuzdur. Bilirkişi raporu yetersiz olup, denetime elverişli değildir. Öte yandan, hatalı tahakkuk uygulanması sonucu dağıtım şirketi lehine doğan alacaklarda, tüketimin hesaplanacağı süre konusunda bir sınırlama getirmemiş, dolayısıyla gerek önceki yönetmelik gerekse de dava tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğe göre ödeme bildirimine ilişkin bu ve benzeri hatalar açısından, hatanın başlangıç tarihi itibariyle tüketimin hesaplanması gerekmektedir. Ancak, davalı şirketin hatalı tahakkuk nedeniyle davaya konu uyuşmazlığın doğduğu dosyadaki belgelerle sabittir. Bu nedenle kural olarak; davalı idarenin kendisine düşen edimi ifada ihmal gösterdiği, davalının kusurlu olduğu, dolayısıyla BK.nun 98/2.maddesi delaletiyle sözleşme ilişkilerine de uygulanması gereken BK.nun 44. maddesi uyarınca müterafik kusurlu olduğu açıktır( Bakınız aynı yöndeki HGK. nun 22.05.2012 günlü ve 2002/19-340 E 2002/420 K., 13. HD nin 19.01.2004 günlü ve 2003/321 E, 2003/72 K. Sayılı ilamları).Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği elektrik bedelinin, tahakkuk tarihleri dikkate alınarak ilgili yönetmelik hükümlerine göre ayrı ayrı denetime elverişli bir şekilde hesaplanması konusunda rapor alınması, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi, belirlenecek tüketim bedelinden, davalının müterafik kusuru nedeniyle 818 sayılı BK. nun 98/2 maddesi delaletiyle 44. maddesi uyarınca indirim yapılması suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.