Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4994 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3138 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı, dava dilekçesinde; 400 TL yoksulluk nafakası ödediğini, kendisinin asgari ücret ile çalıştığını, kira ödediğini, eski eşinden kızı olduğunu, davalının babasından kalan 3 katlı evde annesi ile oturduğunu, babasından dolayı emekli maaşı aldığını ve miras kaldığını, bu nedenle ekonomik durumunun iyi olduğunu ileri sürerek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına mümkün değilse indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; çalışmadığını, annesi ile yaşadığını, gelirinin olmadığını, hesaptaki paranın ve taşınmazların kendisine ait olmadığını, davacının malvarlığını başkalarının adına kaydettirdiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.4721 sayılı Yasa 176/3.maddesine göre; “sözleşme veya hüküm ile kendisine maddi tazminat veya nafaka olarak bir irat tahsis edilmiş eşin yoksulluğunun zail olması, haysiyetsiz hayat sürmesi, bir evlenme akti olmadan fiilen karı koca gibi yaşaması yeniden evlenmesi veya eşlerden birinin ölmesi halinde, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça bu irat kesilir. İrat şeklinde maddi tazminat veya nafakayı gerektiren sebep ortadan kalkar ya da önemli ölçüde azalır veya borçlunun mali gücü önemli ölçüde eksilirse iradın indirilmesine veya kaldırılmasına karar verilebileceği gibi değişen durumlara göre ve hakkaniyet gerektiriyorsa iradın arttırılması da istenebilir.”Yoksulluk durumu günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki, bilimsel öğretide; evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu belirtilmektedir. Yargıtay'ın Yerleşik Kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak da kabul edilmemektedir.Somut olayda; mahkemece, davalı adına kayıtlı taşınmazlar ve banka hesabı bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma yeterli değildir.Her ne kadar davalının adına kayıtlı taşınmazlar ve banka hesabı mevcut ise de; davalının yoksulluk nafakasının tamamen ortadan kaldırılmasını gerektirecek düzenli bir geliri olduğu belirlenmemiştir. Yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi azaltılması istemini de kapsadığından davalının adına bulunan taşınmazlar ve banka hesabı ekonomik durumunda olumlu yönde değişiklik sayılarak yoksulluğu tamamen ortadan kalkmamış olan davalının yoksulluk nafakasının indirilmesinin düşünülmemesi isabetli bulunmamıştır.Öyle ise mahkemece; anılan ilke ve esaslar gözetilerek “çoğun içinde azda bulunur” kuralı gereğince yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılması yerine davacının gelir ve malvarlığı durumu ile davalının önceki ve şimdiki gelir ve malvarlığı durumunun ayrıntılı olarak belirlenerek yoksulluk nafakasının indirilmesi şeklinde bir karar verilmesi de olanaklı iken bu kıyaslama yapılmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.