Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4974 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12408 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/06/2013NUMARASI : 2011/1112-2013/446Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin, işyeri(birahane) su abonesi olduğunu; fiilen işyerini terk ettikten sonraki dönemlere ait su bedellerinin müvekkilinden talep edildiğini, talebin haksız olduğunu ileri sürerek; müvekkilinin, davalı kuruma toplam 6.397,79 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; dosya kapsamına göre, dava dışı kiracı tarafından gerçekleştirilen ve haksız fiil niteliğinde olan kaçak su kullanımından dolayı, davacı abonenin sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık; davacının aboneliğinin bulunduğu yerde su kullanılmasından dolayı sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Su kullanımından dolayı, fiilen kullanan kişinin, haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak, bu sorumluluk davacı olan abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır. Fiilen su kullanan şahsın, haksız fiil hükümleri uyarınca; abonenin de, sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu; bu durumda, kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre alacaklının alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi, bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceğinin kabulü gerekir. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı kararında da benimsenmiştir.Somut olayda; dava konusu borcun sebebi, 1.1.1998 ila 6.6.2005 tarihleri arasındaki dönemler için tahakkuk ettirilen (39 ayrı dönem) fatura bedelleridir. Dava konusu yerde, dava dışı kiracı tarafından 12.10.2005 tarihli tutanak ile kaçak su kullandığı tespit edilmiştir. Mahkeme; bu tutanağı esas alarak davacının sorumlu olmadığı yönünde hüküm kurulmuştur. Dava konusu borca ilişkin tahakkuklar, "dönem fatura bedelleri" hakkında düzenlenmiştir. Dava dışı kiracı hakkında ise, dava konusu tahakkuk tarihlerinden daha sonraki tarihe ilişkin düzenlenen tutanağa istinaden "kaçak su bedeli" tahakkuku yapılmıştır. Her iki tahakkukun dönem ve türleri dikkate alındığında, mahkemenin gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Bu durumda, aboneliğini iptal ettirmeyen ve kullanıma sebebiyet veren abone olan davacının sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir.Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, öncelikle dosyanın uzman mühendis bir bilirkişiye verilmesi, bilirkişiden davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği alacak miktarının davaya konu tahakkuk dönemleri esas alınarak, tahakkuk dönemlerinde yürülükte olan tarife ve sözleşme hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.