Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4963 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18345 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 18. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 06/08/2014NUMARASI : 2013/1102-2014/554Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dava dilekçesinde; boşanma kararı ile davalı (kadın) lehine hükmolunan aylık 200 TL yoksulluk nafakasına ilişkin, davalı ile yapmış oldukları anlaşma gereği, davalının nafaka alacağından feragat ettiğini, nitekim davalının nafaka alacağına ilişkin yürütülen icra takibini sonlandırmak üzere başvuruda bulunduğunu ileri sürerek nafakanın kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; protokoldeki imzanın kendisine ait olduğunu, ancak nafakanın kaldırılması için imzalanmadığını, ifadelerin açık olmayıp, ilk okunuşta anlaşılmasının güç olduğunu, davacının yanıltıcı cümleler kullanarak protokol hazırladığı ve kalabalık ortamda kendisinin imzalamasını sağladığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece; taraflar arasında düzenlenen protokolün haktan feragati kapsamadığı, açık ve net olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, boşanma sonrası, taraflar arasında imzalanan, sulh protokolü konulu, 24.09.2013 tarihli belgede, davalı kadının yoksulluk nafakası alacağından feragat edip etmediği noktasında toplanmaktadır.Uyuşmazlığın çözümlenmesinde öncelikli ilke olarak, feragat beyanının nasıl olması gerektiği üzerinde durulmalıdır.Mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun “Feragat ve Kabul” başlıklı Yedinci Faslında yer alan 91.maddesinde; “Feragat, iki taraftan birinin neticei talebinden vazgeçmesidir.” şeklinde tanımlanmış; 93.maddesinde “Feragat ve kabul beyanı dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.”; 95.maddesinde ise “Feragat ve kabul, kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl eder.” hükümüne yer verilmiştir. 04.02.2011 tarihinde yayımlanarak 01.10.2011 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun da (HMK'da) ise; "davadan feragat" başlıklı 307/1.maddesinde; "Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir." şeklinde tanımlanmış, 309/1.maddesinde; "Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır."; 309/4.maddesine göre “feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.”; 311/1.maddesinde ise: "Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." hükümlerine yer verilmiştir.Dava yoluyla bir hak talebinde bulunulabilmesi için, o hakkın maddi hukuk bakımından mevcut olması gerekir; hiç var olmayan veya başlangıçta var olmakla birlikte feragat nedeniyle bizzat hak sahibi tarafından ortadan kaldırılan (böylece, borçlu yönünden söndürülen) bir hak için, usul hukukunun kurum ve kuralları kullanılarak talepte bulunulması mümkün değildir.Feragat, davayı sona erdiren kesin bir usul işlemidir. Feragatten dönülmesi ve mülga HUMK.nun 83.maddesi ve HMK.nun 176.maddesine göre, ıslah yolu ile feragatin hükümsüz kılınması olanaksız ise de, irade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir Öte yandan, feragat yalnız mevcut davadan değil, o dava ile istenen haktan da vazgeçme anlamına gelmektedir. Davadan feragat neticesinde, feragate konu hak tamamen düşer ve artık bir daha dava konusu yapılamaz .Somut olaya bakıldığında, taraflar arasında imzalanan belgenin, davacı kocanın, davalı; davalı kadının, davacı sıfatıyla derdest olan katılma alacağı dava dosyası belirtilerek kaleme alındığı ve nitekim ilgili belgeye istinaden iş bu davada, feragat nedeniyle redde ilişkin hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. Davalı kadının mahkeme huzurunda alınan beyanında; söz konusu protokolün, toplu ödeme karşılığı, protokol düzenlenme tarihine kadar birikmiş nafaka alacağından feragate ilişkin olduğu iddiasına, davacı tarafça dosyaya sunulan 24/09/2013 tarihli banka dekontu ile davalı hesabına 13.000 TL para havale edilmesi ve protokol metninde yer bulan '..davalı İ.. H..'dan nafaka talebinde bulunmayacaktır..' ifadesinin açıklığı karşısında itibar etmek mümkün değildir. Söz konusu belge ile, davalı kadının, yalnız mevcut dava ve icra takibinden değil, dava ile istenen yoksulluk nafakası isteme hakkından da feragat ettiği değerlendirilmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.