MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesi ile davalının müşterek konutu terk ederek ayrı bir evde ikamet etmeye başladığını, davalının evin ve müşterek çocuk Mürşide'nin ihtiyaçlarını karşılamadığını ileri sürülerek eş için 500,00 TL, küçük için 500,00 TL tedbir nafakası bağlanmasını talep ve dava etmiştir.Davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, tanık beyanlarından ve dosya kapsamından davacının ayrı yaşamada haklı olduğu yönünde bir kanaatın oluşmadığı, ayrıca tarafların müşterek çocukları ... beyanına göre davacının akrabalarına düşkün olması nedeniyle davalının tayinin çıktığı yerlerde bulunmak istemediği yönündeki beyanı hükme esas alınarak davacının tedbir nafakası talebinin reddine, müşterek çocuk Mürşide lehine ise 200 TL tedbir nafakasına hükmedilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır.Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve “ayrı yaşamada haklılık” olgusunun kanıtlanması gerekir.Somut olayda, dinlenen davacı tanıkları, davalının müşterek konutu terk ederek, kendisine ayrı bir ev açtığını, davacının ve müşterek çocuğun hiçbir ihtiyacını karşılamadığını, davacının komşularının ve akrabalarının yardımıyla geçimini sağlayamaya çalıştığını, davalının davacıyı istemediğini, yeni yerleştiği evine de davet etmediğini beyan etmişlerdir. Davacı tanıklarının somut, birbirleriyle tutarlı beyanları nazara alındığında davacı ayrı yaşamada haklı olmasına rağmen mahkemece davacı ile aynı evde kalan müşterek çocuk Mürşide Duysak'ın beyanına itibar edilerek davacı için talep edilen tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece, davacının geçimi için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.