Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4929 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4405 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/07/2013NUMARASI : 2010/463-2013/451Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkilinin Diyarbakır ili B.. köyünde bir kısmı kendisine ait, bir kısmını ise kiraladığı 9 parça taşınmazı bulunduğu, bu taşınmazlarına hububat ektiğini, 2009 yılı içerisinde davalı idareye ait iş makinalarının müvekkilinin taşınmazına su getiren kanalları tahrip ettiğini, bu tahrip neticesinde mahsülun zarar gördüğünü, Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/168 Diş sayılı dosyası ile tespit yaptırdıklarını, 70.001,00 TL zarar tespit edildiğini, davalı idarenin haksız fiili ile zararları arasında uygun illiyet bağı bulunduğunu, idareye müracaat ettiklerini ancak her hangi bir olumlu cevap alamadıklarını belirterek 70.001,00 TL'nin (ıslahla 84.932,00 TL) yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde;davacının arazilerinin zarar görmesinde müvekkili idarenin bir kusuru bulunmadığını, DSİ tarafından baraj yapıldığını, bu çalışma nedeniyle zararın doğmuş olduğunu, idare ile dava dışı Ö.. C... Tic.Ltd.Şti arasında boru hattı ve stabilize yol yapımı için sözleşme imzalanığını, bu sözleşmeye göre yüklenicinin kazı ve inşaatın yapımı sırasında vereceği tüm zararlardan sorumlu olduğunu, bu şirket tarafından davacıya 12.300,00 TL tutarında 16/05/2009 tarihinde ödeme yapıldığını, tarafların birbirlerini ibra ettiklerini, davacının basiretli bir çiftçi gibi davranmadığını, zararın artmasına sebebiyet verdiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece,davanın kısmen kabulü ile 70.001,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.BK'nun 55/1.maddesine göre; ''Başkalarını istihdam eden kimse, mahiyetinde istihdam ettiği kimselerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıkları zarardan mesuldür. Şu kadar ki, böyle bir zararın vukubulmaması için hal ve maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve itinada bulunmuş olsa bile zararın vukuuna mani olamıyacağını ispat ederse mesul olmaz.'' ( TBK m.66 )Somut olayda davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur. Bu sorumluluk türü tehlike sorumluluğu olarak da isimlendirilmekte olup, sorumluluk türlerinin en ağırını oluşturur. Burada tehlikeli nesne veya işletme ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir. Borçlar Kanununun 55.maddesi hükmü gereğince adam çalıştıranın sorumlu tutulabilmesi için; zararın çalışanın hukuka aykırı eyleminden doğması ve zarar ile çalışanın eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir.Sorumluluk Hukukunun önemli ögelerinden biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Teoride ve uygulamada; mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur.Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davalı şirket yargılama süresince zararın oluştuğu iddia olunan tarihlerde davaya konu taşınmazın bulunduğu bölgede DSİ'nin kanal yapım çalışmaları olduğundan Devegeçidi Barajından B.., G.. ve T.. Köylerine sulama suyu verilemediğini, bu hususun yerel gazetede haber yapıldığını belirtmiş, buna ilişkin haber örneğini dosyaya ibraz etmiş, ancak mahkemece bu husus inceleme konusu yapılmamıştır. Mahkemece söz konusu hususun illiyet bağının kesilip kesilmediği araştırılarak, sonucu dairesinde karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.