Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4869 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6753 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalının kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini, kaçak kullanıma ilişkin herhangi bir ödeme yapmadığını ve müvekkili şirketi zarara uğrattığını, enerji bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına, % 20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı davaya cevap vermemiştir.Mahkemece; davacının davalının kaçak elektrik kullandığını ispatlaması gerektiği, bu konuda yazılı bir belge ibraz edemediği, ibraz ettiği belgelerden davalının ... numaralı aboneye sahip olduğu, bu aboneliğin tesis edildiği adresin ... olduğu, ... numaralı abone sahibinin ... olduğu, takibe dayanak gösterilen abonenin bulunduğu adreste 24.01.2013 tarihinde tanzim edilen kaçak elektrik tutanağının tutulduğu adres ile davalının ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; kaçak elektrik kullandığı iddiasıyla davalı hakkında düzenlenen tespit tutanağına istinaden başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemidir. Dosyanın incelenmesinde; davalı hakkında 24/01/2013 tarihinde “borcundan dolayı kesilen elektriğin mührünü kırarak elektrik kullandığı belirtilerek kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlendiği, tutanakta, davalı ile işyerinin ilgisine dair bilgi bulunmadığı, yargılama sırasında da dava konusu tutanağın tutulduğu işyerinin bulunduğu adreste kimin faaliyette bulunduğunun ilgili kurumlardan araştırılmadığı ve elektriğin kullanıldığı yere ilişkin abone veya davalının imzasının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, mahkemece tutanak düzenlenen tarihte ve tutanakta belirlenen adreste davacının faaliyette bulunup bulunmadığına ilişkin araştırma yapılarak, tutanak mümzilerinin de dinlenmesi suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.