MAHKEMESİ : AFYONKARAHİSAR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/05/2013NUMARASI : 2011/246-2013/219 Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; Afyonkarahisar ilinde bulunan davacı bakanlığa bağlı bir takım hastanelerin muhtelif tarihlerdeki elektrik faturalarının resmi sağlık kuruluşları tarife grubundan fiyatlandırılması gerekirken ticarethane birim fiyatları üzerinden faturalandırıldığını, davalı kurumun fazla ve haksız olarak tahsil ettiği meblağın davacı kuruma iade etmesi gerektiğini ileri sürerek 164.048,17 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; 04.04.2013 havale tarihli bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulü ile 162.116,12 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu alacak hakkında aldırılan 31.08.2012 tarihli SMMM bilirkişi raporunda dava tarihi itibariyle davacının 163.875,33 TL asıl alacak ve 56.100,08 TL yasal faiz olmak üzere toplam 219.975,41 TL alacaklı olduğu, bu rapor sonrası aldırılan 28.11.2012 tarihli elektirik mühendisi bilirkişi raporunda dava konusu alacağın 161.956,60 TL olduğu belirtilmiş, bu rapora yapılan itiraz sonucu yeniden aldırılan 04.04.2013 havale tarihli üç kişilik bilirkişi heyeti raporunda alacağın 162.116,12 TL olduğu belirtilmiş, mahkemece 04.04.2013 havale tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak hüküm tesis edilmiştir. Mahkemece; benimsenerek hükme dayanak alınan bilirkişi raporu ile daha önce alınan bilirkişi raporlarının çeliştiği, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. HUMK'nun 275. ve devamı maddelerinde; "bilirkişilik" müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra 286.maddede de bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı düzenlenmiş ise de işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre verilen raporlar çelişkili ise mahkeme HUMK.nun 283.maddesi hükmüne dayalı olarak, bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi 284.maddesi hükmüne dayalı olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alabilir. Aynı ilkeler 6100 sayılı HMK beşinci bölümünde; "bilirkişi incelemesi" ismi altında ve 266-287.maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez. Bu durumda mahkemece; önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan alınan üç rapordaki çelişkileri giderecek ve itirazları da karşılayacak biçimde rapor alınarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca, 818 sayılı BK'nun 101.maddesinde "Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur" hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 117.maddesinde bu hüküm ''Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer'' şeklinde düzenlenmiştir. Davacı vekili dava konusu alacağın iadesi hakkında dava öncesinde davalı kuruma ihtarda bulunulduğunu belirtmiş, ancak mahkemece bu husus hakkında bir araştırma ve inceleme yapılmadan, kabul edilen alacağa dava tarihinden itibaren faize karar verilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.