Esas davada nişan hediyelerinin aynen değilse bedelinin masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Karşılık davada 1.000.000.000 lira manevi tazminatın karşı taraftan faiz ve masraflarla birlikte tahsili istenilmiş, mahkemece esas davanın kabulü, karşılık davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davalı (karşı davacı) vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davada nişanın bozulmasından dolayı nişan hediyelerinin aynen iadesi, olmadığı takdirde bedellerinin tahsili, karşılık davada ise nişanın haksız bozulması nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi istenilmiştir. Mahkemece, nişan hediyelerinden bilirkişi raporunda 7 sıra halinde dökümü yapılan ziynet eşyalarının aynen, değilse bedeli toplamı 2.300.000.000.-TL.nin dava tarihinden yasal faizi ile tahsili, karşılık davada istenen manevi tazminatın reddi yönünde karar verilmiştir. Hüküm davalı (K.davacı) tarafça temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, manevi tazminata ilişkin bütün, esas dava bakımından ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Ancak, MK'nun 6. maddesine göre, kanun aksini emretmedikçe taraflardan her biri iddiasını ispata mecburdur. Somut olayda, iadesine karar verilen ve hükümde atıfta bulunulan 23.5.2001 tarihli bilirkişi raporunda 7 sıra halinde gösterilen ziynet eşyalarının tamamının davalıya verildiği ve davalının iade etmediği hususlarında davacı tanık anlatımları alınmış, buna karşın hediyelerin miktarı ve iadesi yönünde davalı tanıkları da beyanda bulunmuş olup, taraf tanıkları yüzleştirilmesine rağmen beyanlar arasındaki çelişki giderilememiştir. Hangi tanığın beyanlarının hangi nedenle üstün tutulduğu ise karar yerinde tartışılmadığı gibi bu yönde bir gerekçeye de yer verilmemiştir. Oysa, davacının yakın akrabaları olan ve yeminsiz beyanları alınan tanıklar çelişkili anlatımlarda bulunmuşlardır. Davacı tanığı olarak (davacı ile akrabalığı da bulunmayan) Vesile'nin ise yeminli anlatımı bulunmaktadır. O halde bu tanığın beyanına diğer tanık anlatımları karşısında üstünlük tanınarak değer atfedilip buna göre, bir adet üçlü (altın) set, dört adet burma bilezik ve davalı tarafın kabulünde olan yüzükler ile iki adet telli burma bilezik iade kapsamında değerlendirilmelidir. Delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Uygulamaya göre de, talep edilen nişan hediyeleri; ziynet eşyaları ile elbise ayakkabı vs. olduğuna ve sadece ziynet eşyalarının iadesine karar verildiğine göre, istemin kabulü şeklinde hüküm kurulması (HUMK. md. 388), Buna ilaveten dava dilekçesinde ziynet eşyaları için belirtilen birim değerler gözetilmeyerek, bilirkişinin saptadığı fiyatların hükme esas alınması suretiyle talebin aşılması (HUMK. md. 74), Ayrıca hükümde iade edilen nişan hediyelerinin açıkça gösterilmeyerek bilirkişi raporuna atıfta bulunulması, dolayısı ile infazda şüphe ve tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi (HUMK. md. 388/son); Son olarak, mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebileceği ve verilen kararların Yargıtay denetimine elverişli nitelikte açık ve de gerekçeli olması gerektiği gözetilmeden, bilirkişinin (yazı işleri müdürü) dava konusu uyuşmazlığın çözümünde ihtisas sahibi olmadığı değerlendirilmeyerek oy ve görüşüne başvurulması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır (HUMK. md.275). Mahkemece yapılacak iş; yukarıda iade kapsamına alınması açıklanan nişan hediyeleri yönünden, dava dilekçesinde açıklanan birim fiyatları gözetip, ziynetlerin değerini ihtisas sahibi bilirkişiye belirlenip varılacak uygun sonuç çerçevesinde karar vermekten ibarettir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.4.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.