Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4846 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 2745 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİDava dilekçesinde her bir davacı için 15.000'er TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacılar vekili dilekçesi ile; davalı arsa sahibi...ile davalı müteahhit ... arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak, müteahhit tarafından dava konusu dairelerin davacılara (satış vaadi sözleşmesiyle) satıldığını; ancak, davalılar arasında anlaşmazlık çıktığını ve arsa sahiplerinin açtıkları dava sonucunda inşaat sözleşmesinin feshine karar verildiğini; davacıların, davalı müteahhitle yaptıkları sözleşmenin gereğini yerine getirdiklerini, ayrıca tapu verileceği inancı ile 30.000,00 TL daha verdiklerini, bundan ayrı müteahhidin eksik bıraktığı işleri yaptıklarını, dava konusu daireleri hak ettiklerini iddia ederek; sözü edilen dairelerin davacılar adına hükmen tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bilahare davayı ıslah ederek (sebepsiz zenginleşmeye dayalı) tazminata dönüştürmüş ve dairelerin rayiç değerlerinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı ... vekili cevap dilekçesi ile; müteahhit ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin de davacılar ile yapılan satış vaadi sözleşmesinin de kanunun aradığı şekil şartlarını taşımadığından geçersiz olduklarını bu nedenle bu sözleşmelere dayanılarak talepte bulunulamayacağını,bunun yanında müteahhidin kendi üstüne düşen edimlerden yalnız %76'sını yerine getirdiğini, müteahhidin haklarını satış vaadi sözleşmesi ile temellük eden davacıların da temlik hükümlerine göre davalıdan talepte bulunamayacaklarını savunarak davanın reddini dilemiştir.Davalı ... ise davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, davalılar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi anında, inşaat belirli bir aşamaya gelmiş ve yüklenicinin belirli bir oranda ortaya çıkardığı gayrimenkulü daha sonra toprak sahibi olan davalı ...'in sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle yükleniciye bırakmayı vaat ettiği yerleri de kendisi başkalarına satarak belli oranda sebepsiz zenginleşmiş olmakla davanın kabulü ile, her bir davacı için bilirkişi raporu ile belirlenen bina rayiç değeri olan 24.000,00 TL’nin talep gibi 15.000,00 TL’sinin davalılardan; arsa malikinin binanın %58’inin tamamlandığından hesaplanan 13,920,00 YTL’den sorumlu olmak üzere müşterek ve müteselsilen 25.09.2002 ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm (arsa maliki) davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dairemizin 28.04.2009 tarih ve 2009/2414-7557 sayılı kararı ile; arsa sahibi ile müteahhit arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi; müteahhidin edimini tam olarak yerine getirmediğinden feshedilmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla, davacıların davalı yükleniciye halefiyet yoluyla, arsa sahiplerine karşı dava açma hakları da bulunmamaktadır. Ne var ki, davacılar; inşaat sözleşmesinin feshinden sonra da, yüklenicinin eksik işleriyle ilgili dairede harcama yaptıklarını ileri sürmektedirler. Bu durumda, davalı arsa sahibinin yapılan faydalı masraflardan dolayı bir zenginleşmesinin olacağı muhakkaktır. Mahkemece yapılacak iş; bu yönde bir araştırma ve inceleme yapılarak, oluşacak sonuç dairesinde hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır.'' gerekçesiyle bozulmuştur.Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada; her bir dairenin 24.000 TL olabileceği bu nedenle davanın kabulü ile her bir davacı için ayrı ayrı talep gibi 15.000 TL rayiç bedelin yükleniciden tahsiline, davalı arsa sahibinin faydalı masraflar nedeniyle sorumluluğunun 10.080 TL olduğuna ve davalılardan bu bedellerin ıslah tarihi olan 25/09/2002 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile müşterek müteselsil tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı ...'in mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.Bozmaya uyulmuş ise de gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;Mahkemece; bozmaya uyulduktan sonra alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Ne var ki, davalı davaya konu dairelerin 3.şahıslara 1995 ve 2001 yılında satıldığını, eksik imalatların satın alan kişilerce yapılarak, dairelerin mevcut hale getirildiğini bildirmiş ve rapora itiraz etmiştir. Davacıların isteyebileceği tazminat, davacı tarafından iyileştirme yapılmamış olsaydı, dairelerin sürüm değeri ile, yapılan iyileştirmelerden sonra belirlenecek sürüm değeri arasındaki oran dahilindedir. O halde, mahkemece yapılacak iş; davalının bu savunması üzerinde durularak, davacıların dairelerin bitirilmesine ne oranda katkıları olduğunu tesbit etmekten ibarettir. Bu nedenle, davacılara bu konuda delilleri sorulmalı, davalıya da karşı delilleri sorularak toplanan deliller sonucunda konusunda uzman bilirkişi kurulundan az yukarıda açıklanan esaslar gözetilerek rapor alınmalı ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.