MAHKEMESİ : ANKARA 6. TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 18/09/2013NUMARASI : 2012/2714-2013/2716 Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin malik olduğu Ankara ili, Çankaya ilçesi, O... Mahallesi (... Ada,.. parsel) P... Oran Sitesi, ..-.. Blok, ... nolu bağımsız bölümün su aboneliğini yaptırmak üzere davalı kuruma başvurduğunda kendisinden 12.04.2012 tarihinde kanal katılım ve şebeke hisse bedeli adı altında toplam 6.931,71 TL tahsil edildiğini, ancak istenilen miktarın çok fazla olduğunu, yasalara aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek, davalı idarece tahsil edilen 6.931,74 TL kanal katılım payı ve şebeke hissesi bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kanal katılım ve şebeke tesis bedelinin, Belediye Gelirleri Kanununun 87 ve 88. maddeleri ile ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 39. maddesi uyarınca idarece sunulan hizmet karşılı??ı ilk malikten ferdi abonelik sırasında alınan bedel olduğunu, müvekkili idarenin davacı tarafa ait bağımsız bölümün yer aldığı taşınmazın su şebekesi ve kanal hatlarını inşa ettiğini, bu nedenle ilk malik olan davacıdan davaya konu edilen altyapı hizmet bedellerinin yasa gereği talep edildiğini savunarak; davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; bilirkişi raporuna göre; davacıdan hatalı olarak 6.802,05 TL bedel tahsil edildiği, böylece davacının davalıdan toplam 6.802,05 TL kanal katılım payı ve şebeke hisse bedeli (istirdat) alacağının kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 6.802,05 TL kanal katılım ve şebeke hissesi bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, maliki bulunduğu bağımsız bölüme ilişkin ferdi su aboneliğinin tesisi nedeniyle, davacının; davalı idareye kanal katılım ve şebeke tesis bedeli ödemekle yükümlü olup olmadığı konusundadır. 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun kanalizasyon harcamalarına katılma payı başlığı altındaki 87.maddesi “Belediyelerce ve belediyelere bağlı müesseselerce, aşağıdaki şekilde kanalizasyon tesisi yapılması halinde, bunlardan faydalanan gayrimenkullerin sahiplerinden kanalizasyon harcamalarına katılma payı alınır; a) Kanalizasyon tesisi yapılması, b) Mevcut tesislerin sıhhi ve fenni şartlara göre ıslah edilmesi iki ve daha fazla yol kenarında bulunan gayrimenkuller hangi yoldaki kanalizasyona bağlanmış ise, payın hesabında yola ait kanalizasyon giderleri nazara alınır,” düzenlemesini getirmiştir. Aynı yasanın 88.maddesi su tesisleri için 87.maddeye paralel bir düzenleme öngörmüştür. Bu yasa maddesine dayalı olarak çıkarılan ASKİ tarifeler yönetmeliğinin 39.maddesinde de gerek yeni bir kanalizasyon tesisi yapılması ve gerekse mevcut tesisin ıslahı durumunda taşınmaz sahiplerinden katılma payı alınacağı öngörülmüş; bunun belli bir oranının inşaat ruhsatı alınma aşamasında avans olarak tahsil edileceği, bakiyesinin de su aboneliği aşamasında bina değeri esas alınmak ve %2 oranını geçmemek üzere tahsil edileceği belirlenmiştir. Yukarıda belirtilen yasa ve tarifeler yönetmeliği hükümleri birlikte değerlendirildiğinde davalı tarafça yeni kanalizasyon ve içme suyu tesisleri yapıldığı veya mevcutların iyileştirilmesi yapıldığı taktirde davalının tesislerin hizmet edeceği saha dahilindeki gayrimenkul sahiplerinden yönetmelikte belirlenen ilkelere göre su ve kanalizasyon tesisleri katılım payını talebe hakkı vardır. Ancak bu katılım payı davalı tarafça hizmet götürülmesi koşuluna bağlı olarak alınır. Bu durumda hizmet götürüldüğünün davalı tarafça kanıtlanması halinde davacı katılım payının yüklenici veya kendisi tarafından ödendiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Katılım paylarının hesabına ilişkin ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 39/2. maddesinde formül bulunmakta olup formülde -T- olarak simgeleştirilen “gayrimenkulün yararlanacağı su ve kanal hattına metre/tül maliyeti”nin, yine aynı maddenin 5. fıkrasındaki uygulanacağı yılın ve Belediye Gelirleri Kanununun 89. madde/a-son cümlesindeki “Bayındırlık birim fiatlarını geçemez” ifadeleri birlikte değerlendirilerek abonelik başvurusunda bulunulan tarihteki Bayındırlık birim fiyatları üzerinden alınması ve hesabın ona göre yapılması gerekir. Hesaplanan miktarın abonelik başvurusunun yapıldığı tarihteki binanın emlak vergi beyanındaki değerinin %2'sini aşmamak kaydıyla hüküm altına alınması gerekir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre davalı tarafça hizmet götürüldüğü kanıtlanmış ise; iskan öncesi ve sonrası ayrımı yapılmaksızın hizmetten yararlanan davacı kanal katılım bedelinden sorumlu olur; aboneliğin iskan tarihinden sonra olmasının; iskan tarihinden sonra yeni hizmet sunulmasının bir önemi bulunmamaktadır. Dava konusu konuta ilk kez abone olunduğu (12.04.2012 abonelik tarihi), ilk kez abone olan kişiden kanal katılım ve şebeke hisse bedeli istenmesinde yasaya bir aykırılık bulunmadığı, davalı idarenin konutun bulunduğu bölgeye alt yapı hizmetlerini götürdüğü; bu nedenle davacının kanal katılım ve şebeke hisse bedelinden sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporu, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Zira, bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi, ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 39. maddesinde; "Su ve kanalizasyon harcamalarına katılma payları: KP=(LXT)/2XN Formülüne göre hesaplanan değerdir. Bu değer gayrimenkulün vergi değerinin %2'sini geçemez denilmektedir. Yine formülde "Adil bir katılımın sağlanmasına yönelik katsayının": N ile ifade edildiği, "Gayrimenkulün toplam inşaat alanının": S ile ifade edildiği, N'nin ise S/1000 olduğu (N=S/1000) olduğu" belirtilmiş bulunmaktadır. Bilirkişi raporunu hazırlarken, formülde ifade edilen birim değerlerini tek tek ele alıp, uygulamak zorundadır. Hükme esas alınan raporda, bilirkişinin; (N=S/1000) yerine, arsa payı oranını uyguladığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Mahkemece, ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 39.maddesinde öngürülen formülde belirtilen birim değerler gözetilerek; yeniden alınacak bilirkişi raporundan sonra; oluşacak sonuç dairesinde bir hüküm verilmesi gerekmektedir. Eksik inceleme sonucu hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.