Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4769 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18810 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL 11.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/02/2013NUMARASI : 2010/283-2013/64Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacılar vekili dilekçesinde; dava dışı 3.kişiye davacıların kök murisinin geniş kapsamlı bir vekalet verdiğini, 3.kişinin de davalılardan C..'a, davalı C..'ın da davalı R.., aynı şartlarda geniş kapsamlı bir vekalet verdiğini, bu vekaletlere dayalı olarak kök murise ait taşınmazın izalei şuyu davası neticesinde satıldığını, satış bedelinin tahsil edildiğini, davalı noterin ise vekaletlerin verildiği noter olduğunu, tahsil edilen satış bedelinin hisse oranında davacılara ödenmediğini beyan ederek, şimdilik 282.354 TL alacağın bankaya yatırılma tarihinden itibaren davalılardan mütesilsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılardan C.. savunmasında; taşınmazın satış bedelini bankadan tahsil ettiğini, ancak aralarındaki vekalet ilişkisine dayanarak, önceki vekil olan diğer davalı R..'ya ödediğini, kendisinde para kalmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı R.. savunmasında; zamanaşımı ve aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı itirazlarında bulunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı noter savunmasında; zamanaşımı ve husumet itirazında bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; tüm davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak; dava konusu uyuşmazlık, vekalet ilişkisinden kaynaklı alacağın tahsili talebine ilişkindir.Davanın dayanağı Borçlar Kanunu'nun 386 ve devamı maddelerinde düzenlenen Vekalet ilişkisidir. Anılan Yasa'nın 392.maddesinin f.1'de, vekil, müvekkilinin talebi üzerine yapmış olduğu işin hesabını vermeye ve bu cihetten dolayı her ne nam ile olursa olsun almış olduğu şeyi müvekkile tediyeye mecburdur." düzenlemesi bulunmaktadır.Dosyanın incelenmesinden, dava dışı 3.kişinin 12.11.1987 tarihinde davalılardan R..'ya noterden geniş kapsamlı bir vekalet verildiği, davalı R..'nın ise 07.12.2004 tarihinde gene noterden aynı yetkilere haiz bir vekaletname ile davalı C..'ı yetkilendirdiği, aynı zamanda avukat olan davalı C..'ın kök murise ait taşınmaza ilişkin olarak izalei şuyu davasını takip ettiği, bu taşınmazın satışı neticesinde muris adına yatırılan satış bedelini tahsil ettiği, tahsil ettiği bu bedeli aralarındaki vekalet ilişkisine istinaden önceki vekil olan davalı Rıfkı'ya teslim ettiği, buna ilişkin olarak davalı R..'dan ibraname aldığı anlaşılmıştır.Bu durumda, taşınmaza ilişkin ve davacıların da hissesi bulunduğu satış bedeli henüz davacılara ödenmemiştir. Davalı R.. da bu paranın kendisinde olmadığını ispat edememiştir. Dolayısıyla satış bedeli davalı R...'da görülmektedir.Öyle ise mahkemece, bu ilkeler ve Borçlar Kanununun 386 ve devamı maddeleri gözetilerek, davalı R..'nın vekil olarak kendisinden önceki vekillere ve dolayısıyla da müvekkile sorumluluğunun bulunduğu kabul edilip yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.