Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4678 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7569 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesi ile; davalı borçlunun faturaları ödemediğini,icra takibine haksız itiraz ettiğini,itirazın iptali için tüketici hakem heyetine başvurduklarını, hakem heyetinin yetkisi olmadığı gerekçesi ile talebi reddettiğini ileri sürerek hakem heyeti kararının ve itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; davanın zamanaşımına uğradığını, esastan da reddinin gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, dört fatura için son ödeme tarihi itibari ile 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, davacı kurumun 1999 yılında tahakkuk ettirilen faturalar ödenmediği halde 2002-2003 yılına kadar elektriği kesmeyerek zararın artmasına neden olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Somut olayda; taraflar arasında 19/09/1996 ile 09/01/2003 tarihleri arasında mesken aboneliği bulunduğu, davaya konu edilen yedi faturanın en eskisinin son ödeme tarihinin 09/07/1999, en yenisinin son ödeme tarihinin 03/01/2003 olduğu, davacının 26/05/2009 tarihinde icra takibi yaptığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğunda uyuşmazlık yoktur. Dava konusu uyuşmazlığa uygulanacak zamanaşımı süresi, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle BK.'nın 125. (yeni TBK.'nın 146) maddesi gereğince 10 yıldır.Türk Borçlar Kanunu'nun 154. maddesi gereğince, alacaklının dava veya def'i yolu ile mahkemeye başvurması, icra takibinde bulunması durumunda, zamanaşımı kesilir. Aynı Kanunun 156. maddesi gereğince ise, zamanaşımının kesilmesi ile, yeni bir süre işlemeye başlar. Ödenmeyen en eski faturanın son ödeme tarihinden itibaren (09/07/1999 ) zamanaşımının kesilmesini sağlayan icra takibi tarihine ( 26/05/2009 ) kadar 10 yıllık süre dolmamıştır . Mahkemenin dört fatura yönünden zamanaşımının dolduğu gerekçesi anılan neden ile doğru değildir.Abone, aboneliğini iptal ettirmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak enerji bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte kuruma karşı müteselsilen sorumludur. Davalının elektrik tüketim bedeline esas faturaları ödememesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı kurum açısından müterafik kusur teşkil etse de bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davalının kurtulmasını gerektirmeyeceği gibi tüketim bedeli olan ana borçtan hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz. Olsa olsa davalının (normal tüketim bedeli dışında) gecikme zammından kusur oranında indirim gerektirir. Aksine düşünce davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açar. Mahkemece davacı kurumun faturalar ödenmediği halde elektriği kesmemesi nedeni ile sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın reddedilmesi anılan neden ile isabetli bulunmamıştır.Mahkemece, dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan tarifelerin ilgili maddeleri uyarınca, davalının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her şekilde sorumlu olduğu, yönetmelik gereğince davacı tarafından elektriğin kesilmesi gerektiği tarihin belirlenerek, bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davacının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da ancak davalı için gecikme zammından indirim sağlayacağı bu indirimin de en fazla yasal faize kadar olacağı nazara alınıp,ayrıntılı,açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir bilirkişi raporu hazırlatılarak , davacı kurumun tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarı belirlenmesi ve sonucu göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme,yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.