Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4676 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6968 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesi ile; iki ayrı kaçak tutanağı düzenlendiğini, tutanaklara kimin hakkında düzenlendiğinin yazılmadığını, davacı hakkında tahakkuk yapıldığını, davacının kaçak elektrik bedelinden sorumlu olmadığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir .Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğine göre tahakkuk yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne; davacının davalıya 77.908.30.- TL borcu olmadığının tespitine karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir .Kural olarak abonelik sözleşmelerinde kullanılan elektrik tüketiminden abone ile birlikte fiili kullanıcı da sorumludur. Abonelik sözleşmesi bulunmayan yerlerde kullanılan kaçak elektrik bedelinden ise, ancak kaçak kullanım yapan gerçek ve tüzel kişiler sorumludur. Somut olayda; davalı kurum tarafından düzenlenen iki ayrı kaçak elektrik tespit tutanağında, sulamanın olmadığı , abonesiz olarak OG hattına kaçak bağlantı yapıldığı tespit edilmiştir. Anılan tutanaklarda kaçak kullanıcının ismi yazılmamış, tutanağı düzenleyen görevlilerin ismi yazılmamış, iki görevlinin sicil numaraları ve imzalarına yer verilmiştir. 27/03/2013 tarihinde düzenlenen bu tutanaklara dayanılarak kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirilmiştir. Taraflar arasında 29/03/2013 tarihinde de tarımsal sulama abonelik sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı, kaçak elektrik tahakkuklarının borçlusu olmadığı itirazında bulunmuştur. Taraflar arasında kaçak tutanaklarının tutulduğu tarihte abone sözleşmesi olmadığından sözleşmeden kaynaklanan sorumluluktan söz edilemez. Ancak, bu noktada davacı tarafın fiili kullanıcı olup olmadığının tespiti önem arz etmektedir. Mahkemece keşif yapılmış, keşfe katılan fen, elektrik, ziraat bilirkişilerinin hazırladıkları bilirkişi raporları dosyaya sunulmuştur. Fen bilirkişi raporunda iki tutanaktaki koordinatların da zemine uygulanamadığı belirtilmiş, elektrik ve ziraat bilirkişileri de raporlarında kaçak elektrik kullanımının bulunmadığını bildirmişlerdir. Yargılama sırasında, dava konusu tesisin bulunduğu ve sulamanın yapıldığı yerlere ilişkin tapu kayıtları getirtilmemiş, dava konusu tutanağın düzenlendiği yerde kimin ve hangi tarihten itibaren tarımsal faaliyette bulunduğu ilgili kurumlardan araştırılmamış, davacının faaliyette bulunup bulunmadığına ilişkin zabıta araştırması yapılmadan karar verilmiştir.Mahkemece; öncelikle dava konusu tesisin bulunduğu ve sulamanın yapıldığı yerlere ilişkin tapu kayıtlarının getirtilerek tutanak düzenlenen tarihte ve tutanakta belirlenen yerde davacı tarafın tarımsal faaliyette bulunup bulunmadığı, faaliyette bulunmuş ise faaliyetin hangi tarihten itibaren başladığı ilgili İlçe Tarım Müdürlüğü, muhtarlık ve diğer kurumlardan sorularak saptanması, davacının faaliyette bulunup bulunmadığına ilişkin zabıta araştırması yapılması,tutanak düzenleyen görevlilerin dinlenilmesi, davacının tarımsal faaliyette bulunduğunun tespiti halinde dosyanın başka elektrik ve ziraat mühendislerinden oluşan üç kişilik bilirkişi kuruluna verilerek, kaçak elektrik bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği göre hesaplatılması gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.