MAHKEMESİ : KDZ.EREĞLİ AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 27/06/2014NUMARASI : 2014/166-2014/468Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesi ile; davalının açtığı boşanma davasının reddedildiğini, davacının MS hastası olduğunu, davalının evin geçimine bir katkı sağlamadığını ileri sürerek; davacı yararına aylık 1.500.00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacı yararına aylık 350.00 TL tedbir nafakasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.4721 sayılı TMK'nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2.maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir.Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.186/son) Davacı (kadının) belirli bir gelirinin bulunması, hatta gelirinin davalı kocadan daha fazla olması, davalı kocayı ortak giderlere (elektrik, su, telefon, yakıt, kira parası vs.) katılma yükümlülüğünden tamamen kurtarmaz. Kadının gelirinin bulunması nafaka takdirine engel değildir. Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.Somut olayda; tarafların yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında; davalının işçi olduğu, 3.700.00 TL ücret aldığı, 500.00 TL kira ödediği, iki çocuğu ile kaldığı, 25.000.00 TL değerinde aracının bulunduğu; davacının ise, ev hanımı olduğu, babasının evinde anne babası ile kaldığı, felçli ve bakıma muhtaç halde olduğu, gelirinin olmadığı anlaşılmaktadır.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve özellikle davalının gelirine göre takdir edilen tedbir nafakası miktarı hak ve nesafete uygun olmayacak şekilde çok düşüktür. Tedbir nafakasının miktarının tayin edilmesinde, davalının gelirinin, davacının ihtiyaçlarının ve tarafların birlikte yaşadıkları dönemdeki geçim şartlarının dikkate alınması gerekir.Mahkemece; davacı tarafın geçimi ve bakımı için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde; TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, davacı için daha uygun bir tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken; yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.