Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4618 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20176 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : ZONGULDAK 1.AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 25/06/2013NUMARASI : 2013/96-2013/606 Taraflar arasında görülen tedbir nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde davalı eşinin alkol aldığını, kendisini aldattığını belirterek 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde iddiaların doğru olmadığını, davacıya Bartın'a yerleşmeyi önerdiğini, eşinin kabul etmediğini belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece aylık 350.00 TL tedbir nafakası ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tedbir nafakası talebine ilişkindir. TMK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması veya davacının çalışması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ortak giderlere (elektrik, su, telefon, kira, yakıt parası vs.) katılma yükümlülüğünü tamamen ortadan kaldırmaz. Bu durum sadece nafaka miktarının takdirinde etkili olabilir. Davacı kadının gelirinin bulunması ona tedbir nafakası bağlanmasını engelleyici bir hal değildir. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. md. 4). Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korunması gerektiğini gözetmelidir. Buna göre, davacının ayrı yaşamada haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir. Dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden; tarafların 1999 yılında evlendikleri, çocuklarının bulunmadığı, davacının Zonguldak'ta, davalının Bartın'da yaşadığı, dinlenen tanığın ise tarafların aralarının bozuk olduğunu, davacının geçimini sağlamak için temizlik yaptığını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, TMK 197.maddesinde düzenlenen ayrı yaşamda haklılık olgusu davacı tarafından kanıtlanmamıştır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken kabulü yönünde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.