MAHKEMESİ : AKDAĞMADENİ ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 11/06/2013NUMARASI : 2013/134-2013/189 Taraflar arasında görülen boşanma ve tedbir nafakası talebi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; davalının kusurlu davranışları sebebiyle taraflar ve toplum için yararı kalmamış evlilik birliğinin sona erdirilmesi için tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili dilekçesinde; davacının müvekkilini evden kovduğunu, bu sebeple müvekkilinin mağdur olduğunu belirterek aylık 500 TL nafakaya hükmedilmesi talep ve dava etmiştir. Mahkemece; boşanma ve tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiş olup, hükmün davalı-karşı davacı vekili tarafından nafaka talebi bakımından temyizi üzerine, Yargıtay 2.HD'sinin 18/03/2013 tarih ve 2012/21159 E-2013/7245 K.sayılı kararı ile “...kocanın eşine şiddet uyguladığı, tehdit ettiği ve evden kovduğu anlaşıldığından nafaka davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir" gerekçesi ile mezkûr karar bozulmuştur. Mahkemece yeniden yapılan yargılama neticesinde, davalı-davacı kadın lehine 250 TL tedbir nafakasının dava tarihinden geçerli olmak davacı-davalıdan alınarak davalı kadına verilmesine karar verilmiştir. Hüküm davacı-karşı davalı koca tarafından takdir edilen nafakanın çok yüksek olduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir. Dava, ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta hakkı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK.madde 186/son). Buna göre evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır. Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eşine sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir. Somut olayda; kolluk araştırmasına göre, davalı-karşı davacı kadının ev hanımı olduğu, ailesinin yanında kaldığı anlaşılmakta; davacı-karşı davalı kocanın ise, çiftçilik ile uğraştığı yıllık gelirinin 7.500-8.000 TL olduğu, müşterek 8 çocuklarının olduğu çocukların 4 tanesinin reşit olmadığı ve babaları ile birlikte yaşadığı, davalının üzerine kayıtlı taşınmaz ve aracın olduğu anlaşılmaktadır. Evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmeyen ve birlikte yaşamdan kaçınan kişi davalı olduğundan davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu açıktır. Hal böyle olunca mahkemece; davacı-karşı davalı kocanın sosyal ve ekonomik durum araştırması neticesinde, tesbit edilen geliri ile orantılı olacak şekilde ödemede zorlamayacak, onu zarurete düşürmeyecek şekilde TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde yüksek nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.