MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 19. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 26/02/2014NUMARASI : 2013/598-2014/142Taraflar arasındaki nafakanın artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalının 2011 yılında boşandıklarını, müşterek çocuklarının velayetinin davacı anneye verildiğini, boşanma davasında çocuk için 300,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, çocuğun Lise 1. Sınıfında okuduğunu, özel ders aldığını ve kurslara gittiğini, ihtiyaçlarında artış olduğunu, barınma eğitim ve sağlık giderleri nazara alındığında takdir olunan nafakanın yetersiz kaldığını , daha önce de Kadıköy 4. Aile Mahkemesi'nin 2012/877 Esas sayılı dosyasında nafakanın artırılması için dava açıldığını, ancak bu davanın, iştirak nafakasının boşanma davası sırasında tarafların serbest iradeleri ile belirlendiği ve boşanma kararının üzerinden bir yıldan az süre geçtiği gerekçesi ile reddedildiğini ileri sürerek, 300,00 TL olan iştirak nafakasının 700,00 TL artırılarak 1,000,00 TL'ye çıkarılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; davalının boşanma kararı uyarınca her ay iştirak nafakası yükümlülüğünü yerine getirdiğini, boşanma kararında nafakanın her yıl 18 Ekim dönem başlangıç tarihi kabul edilerek İTO tarafından açıklanan ÜFE+ TÜFE ortalaması oranında artırılmasına karar verildiğini, buna göre 18.10.2012 dönem başlangıç tarihinden itibaren nafaka miktarını 350,00 TL olarak artırdığını, davacının boşanma kararının üzerinden henüz 1,5 yıl geçmiş iken fahiş miktarda nafaka artırımı istediğini, davalının yeniden evlendiğini, bir bebeğinin olduğunu, masraf ve yükümlülüklerinin arttığını belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece tarafların ekonomik ve sosyal durumları, ödeme güçleri, müşterek çocuğun ihtiyaçları ve giderleri ile iştirak nafakasının önceki karar doğrultusunda artırılarak ödenmesi ve ödenen miktarın yeterliliği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince süresinde temyiz edilmiştir.TMK'nun 328/1. maddesi gereğince ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşi çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.182/2)TMK'nun mad.176/4 hükmüne göre: “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” Aynı şekilde 331. madde uyarınca; “durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” Yukarıda sözüedilen yasal düzenlemelere göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir.Hakkaniyet bir bakıma adaleti deyimler. Fakat; sevgi, anlayış ve hoşgörü duygularıyla paylaştırıcı ve denkleştirici davranmak, adaletli davranmaktan daha başka ve daha ileride bir anlam taşır.Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile şartları oluştuğu takdirde artırılabilir veya azaltılabilir. Aksi düşünce “güven” ilkesine aykırı düşer. Zira, davacının sözleşme (protokol) ile elde ettiği “statü”ye beslediği güven, davalı (borçlunun) sosyal ve ekonomik durumunun bu özel statüyü koruyacak seviyeden daha aşağı düşmediği (kötüleşmediği) veya hakkaniyet bunu gerektirmediği sürece sarsılıp boşa çıkarılamaz. Somut olayda; tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma protokolünde müşterek çocukları yararına 300,00 TL iştirak nafakasının davacı anneye ödenmesi, nafakaya her yıl 18 Ekim'de TEFE- TÜFE oranında artış yapılması hususunda tarafların anlaştıkları, boşanma davasının 26.10.2011 tarihinde kesinleştiği, iş bu nafaka artırım davasının ise 26.03.2013 tarihinde açıldığı görülmüş olup, geçen süre içerisinde çocuğun yaşı ve eğitim durumu dikkate alındığında ihtiyaçlarının da doğal olarak arttığının kabulü gerekmektedir.Nafaka artırım davasının açılması, bir önceki davadan sonra, belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Bu itibarla; tarafların geçen süredeki ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gözetildiğinde çocuk için hakkaniyete uygun bir miktarda iştirak nafakasına hükmolunması gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.O halde mahkemece yapılması gereken iş, tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek, iştirak nafakasında küçüğün ihtiyaçlarına ve hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda artışa hükmedilmesi olmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.