Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4579 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 2617 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde 38.000,00 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalı arsa sahibinden satın aldığı bağımsız bölümün (tescil olanağının bulunmaması nedeniyle) dava tarihindeki rayiç değeri 38.000,00 TL’nin tahsili istenilmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile denkleştirici adalet ilkesi gereği bilirkişi tarafından belirlenen 14.016,41 TL alacağın tahsili cihetine gidilmiş, hüküm, süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, satış vaadi sözleşmesi gereğince devri yapılmayan taşınmaza ilişkin rayiç bedelin tahsili istemine yöneliktir.Kaynağını BK.'nun 22.maddesinden alan satış vaadi sözleşmeleri BK.'nun 213 md.ile TMK.'nun 706 ve Noterlik Kanununun 89.maddeleri uyarınca noter önünde re'sen düzenlenmesi gereken, başka bir anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan ve tam iki tarafa borç yükleyen kişisel hak veren sözleşmelerdendir.Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde, sözleşmenin herhangi bir nedenle aynen ifa edilememesi sonucu, vaat alacaklısının zarara uğrayacağı açıktır. BK’nun 96.maddesi “alacaklı hakkından kısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde, borçlu kendisine bir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe, bundan mütevellit zararı tazmine mecburdur” hükmünü içerir. Buna göre vaat borçlusunun, vaat alacaklısının zararını tazmin etmesi gerekir. Vaat borçlusunun sorumlu olmasının nedeni sözleşmeyle yükümlendiği taahhüdünü ihlâl etmesidir. Borçlunun taahhüdü, genellikle bir akde dayanır. Buna “akdi tazminat”, sorumluluğuna da “akdi sorumluluk” denir. Satış vaadi sözleşmelerinde borçlunun edimini yerine getirmemesinden ötürü vaat alacaklısının karşılaması gereken zarar daima müspet zarardır. Çünkü, borç ifa edilmiş olsaydı; alacaklının mal varlığına hem borcun konusunu teşkil eden şey (satış vaadine konu teşkil eden eşyanın mülkiyeti) fiilen girmiş, hem de satış vaadi alacaklısı bundan başka kazançlar elde etmiş olacaktı. Somut olayda, davacı .... Noterliğinin 06.09.2001 tarih ve 14863 sayılı sözleşmesi uyarınca, davalıya ait arsa üzerine yapılacak bağımsız bölümü, 500,00 TL bedel ile satın aldığı ancak 17.05.2005 tarihinde ise bu yerin üçüncü kişi adına tescil edildiği hususu tartışmasızdır. Bu durum karşısında; mahkemece, bu tarih itibariyle taşınmazın rayiç değerinin tesbiti ile tahsiline karar vermek gerekirken başka gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Kararın, açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.