Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 455 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16422 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : KUMLUCA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/05/2013NUMARASI : 2010/123-2013/290 Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalı belediyenin yapmış olduğu ihale sonucunda B.. beldesi ... parsel sayılı taşınmazı belediye encümeninin 12/08/1997 tarih ve ... sayılı kararı ile 3500 TL karşılığında satın aldığını, bedelini ödediğini, davalının tapuda ferağ vermemesi üzerine tapu iptal ve tescil davası açtığını, yapılan yargılama sonucu taşınmaz mal satış yetkisinin belediye meclisine ait olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini belirterek taşınmazın dava tarihindeki değerinin, bu kabul görülmediği takdirde davalı idareye ödenen miktarların ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddni talep etmiştir. Mahkemece; dava konusu taşınmazın satışının 2886 sayılı Yasaya göre yapıldığı, bu nedenle davaya bakma görevinin idari yargı yerlerine ait olduğu gerekçesi ile mahkemenin görevsizliğine, idari yargı yerlerinin görevli olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; davalı Belediye Başkanlığı tarafından 2886 sayılı Kanun gereğince davacı tarafa satılan taşınmazın tapusunun davacıya devredilmemesi sonucu ödenen taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. 2577 sayılı İdare Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri sayılmıştır. Bu hükme göre, idari davalar; idari işlemler hakkında açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardan ibarettir. Bir davanın tam yargı davası olarak nitelendirilebilmesi için, ortada öncelikle bir idari işlem veya eylemin bulunması ayrıca, bu işlem veya eylem sebebiyle kişisel bir hakkın ihlal edilmiş olması gerekir. Somut olayda; dava konusu uyuşmazlık davalı Belediyenin özel hukuk alanında yaptığı bir hukuki işlemden doğmuştur. İdarenin özel hukuk işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda adli yargı görevlidir. Davacı ile davalı Belediye arasındaki uyuşmazlık; sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince ödenenin iadesi istemine ilişkin olduğundan, taraflar arasında idari yargı denetimine tabi idari bir işlemin bulunmadığı açıktır. Hal böyle olunca mahkemece, talebin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 77.maddesinde ifadesini bulan sebepsiz zenginleşmenin iadesi niteliğinde olduğu gözönüne alınıp, işin esasına girilerek, hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.