MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirkete ait araçların bakımlarının müvekkiline ait serviste yapıldığını, verilen hizmetin karşılığı kesilen 13.003,60 TL bedelli faturanın davalı tarafça ödenmediğini, alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiğini belirterek; itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; ödeme emrinin iptali için icra mahkemesinde dava açtıklarını, o davanın, huzurdaki itirazın iptali davası yönünden bekletici mesele yapılmasını ve icra mahkemesince ödeme emrinin iptaline karar verilmesi halinde, eldeki itirazın iptali davasının reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece; icra mahkemesince ödeme emrinin iptaline karar verildiği ve kararın kesinleştiği, ortada usulüne uygun bir ödeme emri bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 2.009,92 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. Davacı vekilinin kabul gören temyiz itirazına gelince;Dava; araç bakım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Somut olayda; davacı şirket, faturaya dayalı olarak, davalı şirket aleyhine19.08.2013 tarihinde ilamsız icra takibi başlatmış, ödeme emri davalı şirkete 01.10.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu (davalı) şirket vekili 02.10.2013 tarihli itiraz dilekçesiyle borca ve faize itiraz etmiş, aynı gün icra hukuk mahkemesinde, dayanak belgelerin ödeme emrine eklenmediği gerekçesiyle ödeme emrinin iptali için dava açmış, bu sırada alacaklı vekili 21.10.2013 tarihinde temyize konu itirazın iptali davasını açmış, itirazın iptali davasının yargılaması devam ederken, icra mahkemesince 26.12.2013 tarihli ilamla, ödeme emriyle birlikte dayanak belge örneklerinin borçluya gönderilmediğinden bahisle, ödeme emrinin iptaline karar verilmiş, ödeme emrinin iptaline karar verilmesi nedeniyle huzurdaki itirazın iptali davası da reddedilmiştir. İtirazın iptali davasının görülebilmesi için usulüne uygun açılmış bir icra takibinin bulunması gerekir. Buna göre mahkemece davanın reddine yönelik verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Temyize konu uyuşmazlık; itirazın iptali davasının, borçlunun icra mahkemesinde açtığı ödeme emrinin iptaline yönelik davanın kabul edilmesinden bahisle reddedilmesi nedeniyle, davacı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Kural olarak yargılama giderleri, davada haksız çıkan tarafa yükletilir. (HMK m. 326/1) Davada haklı çıkan taraf, davayı vekil vasıtasıyla takip etmiş ise, lehine vekalet ücretine hükmedilir. (HMK m.323/1-ğ)Diğer taraftan, İİK’nun 67. maddesinde ifadesini bulan itirazın iptali davası, takip talebine itiraz edilen alacaklı tarafından, borçluya karşı açılan bir eda davasıdır. Bu dava süreye tabidir. Alacaklı bu davayı, itirazı kendisine veya varsa vekiline tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde açabilir. Bu davanın açılabildiği “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. İtirazın iptali için kanunen kabul edilmiş olan bir yıllık süre kamu düzenindendir; bundan ötürü, bu süreler sözleşme ile uzatılamazlar, kısaltılamazlar; talep bu sürede yapılmazsa ve dava bu sürede açılmazsa, talep ve dava hakkı düşer; icra mahkemesi ve genel mahkeme bu süreyi re’sen göz önünde tutar ve sürenin geçmiş olması halinde, talep ve dava, bu sebeple reddedilir.Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; huzurdaki itirazın iptali davasında davacı/alacaklı, davalı/borçlunun, icra takibine itiraz etmesi üzerine, yasanın kendisine verdiği dava açma hakkını kullanarak, iş bu itirazın iptali davasını açmış olup, ödeme emri, huzurdaki itirazın iptali davası açıldıktan sonra, icra dairesi tarafından, davalı/borçluya gönderilen ödeme emrine, dayanak belge eklenmediği için iptal edilmiş olup, itirazın iptali davasının reddine davacı/alacaklı sebebiyet vermemiştir. l böyle olunca mahkemece; davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.