MAHKEMESİ : SORGUN 2. ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 21/01/2014NUMARASI : 2013/126-2014/47Taraflar arasındaki nafaka davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 1980 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden 4 tane müşterek çocuklarının olduğu, davalının emekli olup, uzun yol şoförü olduğunu, başka bir kadınla gayri resmi olarak yaşadığını ve müvekkiline hakaret ettiğini davalının 3 katlı evini haber vermeden sattığı için evden ayrılmak zorunda kaldığını belirterek, ayrı yaşamda haklılığını ileri sürerek, davacı lehine aylık 800,00 TL tedbir nafakası talep ve dava etmiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, aylık 350 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava tedbir nafakası talebine ilişkindir.TMK’nun 195. maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması veya davacının çalışması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ortak giderlere (elektrik, su, telefon, kira, yakıt parası vs.) katılma yükümlülüğünü tamamen ortadan kaldırmaz. Bu durum sadece nafaka miktarının takdirinde etkili olabilir. Davacı kadının gelirinin bulunması ona tedbir nafakası bağlanmasını engelleyici bir hal değildir. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4).Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korunması gerektiğini gözetmelidir.Yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davacının çalışmadığı ev hanımı olduğu annesi ile birlikte yaşadığı, davalının emekli olduğu aylık 1.500 TL gelirinin bulunduğu ve aynı zamanda kamyon şoförlüğü yaptığı adına kayıtlı 3 tane mesken ve arsanın bulunduğu tespit edilmiştir.Hal böyle olunca; mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek, davacı tarafın geçimini sağlayıcı, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK 4. md gereğince hakkaniyete daha uygun bir miktar nafaka takdir edilmesi ve hüküm altına alınması gerekir iken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.