MAHKEMESİ : HOPA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/03/2013NUMARASI : 2012/50-2013/75 Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı adına Hopa İcra Müdürlüğünün 2011/887 E sayılı takip dosyası ile icra takibine başlanıldığını, davalının süresinde itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, davalının müvekkil şirkete borcu olmasına rağmen borcunu ödemediğini, davacı ile davalı arasında 25.11.2011 tarihinde abonelik sözleşmesi yapıldığını, tesisata abonelik sözleşmesinden sonra oluşturulan ilk faturanın yüksek olması sebebinin davalı abonenin elektrik aboneliği yapmadan ve sözleşme imzalanmadan aynı elektrik sayacı üzerinden elektrik kullanmasından ötürü tahakkuk ettirilmeyen toplu tüketimin abonelik sözleşmesinden sonra tek seferde tahakkuk ettirilmesi olduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, ayrıca davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; talebi üzerine 25.11.2011 tarihinde abonelik sözleşmesinin yapıldığını, bu tarihten sonraki borçları kabul ettiğini, ancak bu tarihten önceki borçları kabul etmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; her ne kadar davacı tarafça davalı hakkında icra takibi yapılmış ise de; davalının tahakkuk etmiş olan abonelikten önceki döneme ait elektriği kaçak yollarla kullandığına dair dosyada somut delil bulunmadığı, davalının söz konusu binada kiracı olarak oturduğu, kendisinin abonelik sözleşmesi yaptığı vakit kaçak elektrik kullanımının olduğunun kurum tarafından tespit edildiği, davalıdan önceki kullanıma ilişkin birikmiş olan elektrik borcunun davalıdan istenmesinin haklı bir sebebi olmaması nedeni ile açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda, davacı tarafça, davalının abone olduğu tarihten önceki kullanımına ve abonelik tarihinden sonraki döneme ait faturaların ödenmediğinden bahisle yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talep edilmektedir. Mahkemece abonelikten önceki döneme ait elektriği davalının kaçak yollarla kullandığına dair dosyada somut bir delil olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Mali müşavir bilirkişi tarafından hazırlanan raporda; taraflar arasında 25.11.2010 tarihinde 85420 abone numarası ile sözleşme imzalandığı, bu sözleşme nedeni ile davalıdan toplam 92,97 TL alındığı, sözleşmeden bir süre sonra 15.02.2011 tarihinde 11.127,90 TL elektrik tüketim bedelinin fatura edildiği, ancak davalının bu kadar süre içerisinde elektrik tüketimi yapamayacağı, elektrik tüketiminin eski kullanıma ilişkin olduğu belirtilmiştir. Davalı, 03.10.2012 tarihli celsede "Ben bundan yaklaşık tahminen 7 sene önce dava konusu evde kiracı olarak oturmaya başladım. Yaptığım araştırmada evin elektrik abonesinin olmadığını tespit ettim. 25/11/2010 tarihinde abonelik işlemlerini yaptırarak kendi üzerime elektriği yazdırdım, bu tarihten sonraki borç bana aittir, 2010 tarihinden sonraki borçları babamın rahatsızlığından dolayı ödeyemedim, öncesini ise kabul etmiyorum" şeklinde beyanda bulunmuştur. Taraflar arasında abonelik sözleşmesinin 25.11.2010 tarihinde yapıldığı, abonelik tarihi öncesinde de davalının bu yeri kullandığı, abone tarihinden sonraki faturalarıda ödemediği davalının kendi beyanları ile sabittir. Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, dava dosyasının önceki bilirkişi dışında oluşturulacak ve elektrik tüketim hesabı konusunda uzman olan mühendislerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kuruluna verilmesi, talep edilen fatura bedellerinin ayrı ayrı yönetmelik ve kurul kararlarında açıklanan yöntemle hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınması, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile konusunda uzman olmayan bilirkişiden alınan rapor doğrultusunda yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.