Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4427 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6905 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 15/10/2011 tarihinde evlendiğini, davalının düğünde takılan tüm takıları düğünün ertesinde çalıştığı bankada bulunan kasaya götürdüğünü, müvekkilinin alyans dışındaki tüm takıları bir daha görmediğini, ortak konuttan ayrılırken davacının bir kaç parça kıyafet aldığını, altınlar kasada olduğundan tüm eşyaları alamadan evden ayrıldığını belirterek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla ziynet eşyalarının aynen iadesine, aksi takdirde bedelinin düğün tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile bilirkte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının doğru olmadığını, nişan ve düğünde takılan altınlarının çoğunun davacıda kaldığını, özel davetlerde kullandığını, altınların bir kısmının evlilik birliği içerisinde ev kirası ve benzeri nedenlerle bozdurularak harcandığını, geri kalanlarında müvekkili evde yokken kaçırıldığını, Ziraat Bankası kasasına konulduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece; altınların davalı tarafından davacıya verilmediği ve bedelinin ödenmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile, cins, nitelik ve miktarı belirtilen altınların aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde değer karşılığı 16.294,95 TL'nin 1.000,00 TL'sine dava tarihinden, 15.294,95 TL'sine ıslah tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.HMK. 297. Maddesi (HUMK. md. 388) gereğince; mahkemenin, hüküm fıkrasında asıl ve yardımcı taleplerin hepsi hakkında, açık ve tereddüte yol açmayacak şekilde infazı kabil karar vermesi gerekir. Aynı kanunun 26.maddesi (HUMK’nun 74. maddesi) hükmüne göre ise, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafın dava dilekçesinde; 23 adet çeyrek altın talep ettiği, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise 28 çeyrek altın takıldığı belirlenerek bu miktarda çeyrek altına hükmedildiği anlaşılmaktadır. Böylelikle; ziynet eşyaları değer ve miktar yönünden talep aşılarak hüküm kurulduğu belirlenmektedir.O halde, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, dava dilekçesindeki talebe ilişkin hüküm kurulması gerekirken, taleple bağlılık kuralına aykırı olarak ve infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.