MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/12/2013NUMARASI : 2012/667-2013/580Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkili idarenin alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı abonenin dava konusu borçtan abone sıfatıyla, ayrıca sayaçsız, sözleşmesiz inşaatta kaçak su kullanmak suretiyle fiili kullanıcı olarak da borçtan sorumlu olduğunu ileri sürerek, davalının icra takibine vaki haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini, takip tarihi itibariyle ödenmemiş alacak kısmı olan 4.374,03 TL'nin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde; davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin taşınmaz yapımında hazır beton kullandığından, şebeke suyu kullanmadığını, piyasadan kuyu suyu satın aldığını, müvekkilinin kaçak su kullanmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içerisinde 10.05.2004 ve 27.12.2004 tarihli iki adet kaçak su tespit tutanağı bulunmaktadır. Davaya konu icra takip dosyası incelendiğinde, takibin 13.03.2012 tarihinde 4.374,03 TL alacak üzerinden başlatıldığı görülmektedir.Davalı vekili dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmuş, mahkemece davalı vekilinin zamanaşımı itirazı hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir.Maddi hukuka dayanan savunma vasıtaları itirazlar ve def’iler olarak ikiye ayrılmakta olup, itirazlar; bir hakkın doğumuna engel olan veya o hakkı sona erdiren vakalar olup, hakim tarafından re’sen gözetilebilmektedir. Def’iler ise; davalının borçlu olduğu edimi özel bir nedenle yerine getirmekten kaçınmasına imkân veren bir hak olup, taraflarca ileri sürülmesi gerekir.Bu durumda mahkemece, davacı kurum ile davalı arasındaki sözleşme ilişkisi de nazara alınarak, davalının zamanaşımı savunmasının,öncelikle ön sorun şeklinde incelenmesi (HMK.163-164.maddelerine göre) ve olumlu olumsuz bir karara bağlanması gerekirken, davalının zamanaşımı savunması hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden işin esası hakkında hüküm tesisi doğru görülmemiştir.Bundan ayrı; HMK'nun 266. ve devamı maddelerine göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK.'nun 278-279.maddesine göre, bilirkişi raporu; Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.Hükme esas Emekli İski Abone İşleri Daire Başkanı bilirkişisinden alınan rapora bakıldığında; dava konusu bedellerin hangi usullere göre hesaplandığı ayrıntılarıyla açıklanmadığı gibi, bilirkişi tarafından da açıklayıcı ve ayrıntılı bir hesaplama yapılmamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporu, içeriğinin ayrıntılı ve açıklayıcı olmaması nedeniyle hüküm kurmaya yeterli ve Yargıtay denetimine elverişli görülmemiştir.Buna göre; mahkemece, öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında, dava konusu bedelin hesabı konusunda uzman mühendis bir bilirkişiye verilerek, dava konusu bedelin normal tüketimden mi, kaçak tüketimden mi, bedel içinde atık su bedeli olup olmadığı, kaçak su ise hangi tutanak doğrultusunda dava konusu bedelin hesaplandığı da belirlenerek, bilirkişiden davacı kurumun davalıdan isteyebileceği bedel hakkında, tahakkuk tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine göre tereddüte yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı ve açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, ayrıca davalının şebeke suyu kullanmadığı, piyasadan kuyu suyu satın aldığı şeklindeki savunması kapsamında, davalı taraftan buna ilişkin delilleri sorularak, bu konuda gerekli inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle, davacının tahsilini istemekte haklı olduğu miktar belirlenmeli ve varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.