Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4360 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 2323 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen suya vaki müdahalenin men'i davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacılar vekili, Horbağı mevkiinde bulunan genel sudan yöredeki ailelerin içme ve sulama amaçlı olarak faydalandıklarını, ancak davalının açtığı kuyu nedeniyle suyun kuruduğunu ileri sürerek; suya vaki müdahalenin men'i ile eski halin iadesini talep etmiştir. Davalı açtığı su kuyusunun, davacıların istifade ettikleri genel suyu etkilemediği gerekçesiyle davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davacılara ait kaynak suyunun, davalı tarafından açılan kuyu nedeniyle etkilendiğini bildiren jeofizik mühendisinin raporu hükme esas alınarak, davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemenin kararına dayanak teşkil ettiği bilirkişi raporları yeterince açık ve aydınlatıcı olmayıp, hüküm kurmaya elverişli nitelikte değildir. HMK.266 ve onu izleyen maddeleri gereğince çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerekir. Ancak, bilirkişi seçimi yapılırken düşüncesine başvurulacak kişi veya kişilerin özel ve teknik bilgilerinin yeterli olup olmadığı üzerinde durulması gerekir. Mahkemenin hükmüne esas aldığı raporu düzenleyen bilirkişi Jeofizik Mühendisi olup, suya müdahalenin men'i davalarında uzman değildir, bu nedenle raporuna itibar edilemez. O halde yapılacak iş; suların en az olduğu mevsimde Jeoloji ve zirai bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif ve inceleme yapılarak, öncelikle dava konusu suyun niteliği, genel su olup olmadığı ve debisi tespit edilmeli, tarafların ihtiyaç durumları saptanmalı, davalının yaptığı kuyunun, davacının suyunu etkileyip etkilemediği, dolayısıyla tecavüzün varlığı uygulama yapılmak suretiyle belirlenmeli, tecavüzün varlığı anlaşılırsa; tarafların öncelikli kullanım ve kadim hakları belirlenip, tarafların kadim hakkı da gözetilerek tarafların ihtiyaçları oranında uygun bir rejim kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayanılarak davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.