Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4301 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11114 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 22.03.2016 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı ... ve vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkili olan davacının, 26.11.1998 tarihli adi satış sözleşmesi ile davalıdan 3084 m2 yüzölçümünde tarla satın aldığını, kadastro tespiti ile her ne kadar kendi üzerine tespit görse de, kök muris Musa Tarım'ın sağlığında ve öldüğünde mirasçıları tarafından taksim edilmediği gerekçesiyle tespite karşı dava açıldığını, açılan dava neticesi adına yapılan tespitin iptaline karar verildiğini, kadastro mahkemesinin iptale ilişkin kararının 20.05.2011 tarihi itibariyle kesinleştiğini; ifanın imkansız hale geldiği bu tarih itibariyle zapt edilen taşınmazın bedelinin kendisine ödenmesi gerektiğini talep ve dava etmiş, ıslah ile bu talebini 103.232 TL'ye çıkartmıştır.Davacı vekili, cevap dilekçesinde; açılan davanın yersiz olduğunu, kadastro mahkemesindeki davada, davacının kararı temyiz etmediğini, eğer kararı temyiz etse idi, davanın lehine sonuçlanıp, tapusunu alabileceğini, taşınmaz satılıp, zilyetlik devir edildiği için, hukuki mücadelenin davacıya ait olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece; davacının 103.232,25 TL alacak talebinin kabulüne, 20/05/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak;Uygulamada sebepsiz zenginleşmenin iade borcunun para ile ifa edileceği durumlarda faizin hangi tarihte işlemeye başlayacağı sorunu ile karşılaşılır.BK.101.maddesi uyarınca (6098 sayılı TBK. 117. Madde) muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. O halde, iade borcu para borcu şeklindeyse iade talebinde bulunulmasından itibaren temerrüt faizi işleyecektir.Zenginleşen, kendisinden iade talep edilmeden önce temerrüde düşmüş sayılması olanaklı değildir. Sebepsiz zenginleşmede gecikme faizi yürümesi için borçlunun yani haksız mal edinenin ya bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir (HGK.6.2.2008gün ve 2008/3-40-102 s.).Somut olayda; davacı, bir ihtar ile ihbar ile temerrüde düşürülmediği için, dava dilekçesi ile talep edilen alacağa, (dava; belirsiz alacak davası olarak açıldığı için) dava tarihinden itibaren, faiz yürütülmesi gerekirken; asıl alacağa 20.05.2011 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının 1.bendinde yeralan "20.05.2011 tarihinden itibaren" sözlerinin çıkarılarak, yerine, "dava tarihinden itibaren" sözlerinin yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.350 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.