Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4289 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3318 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Dava dilekçesinde davacıya iade edilmeyen ziynet eşyalarına karşılık şimdilik 1000 TL'nin ıslahtan sonra 5.885 TL'nin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesi ile; düğünde takılan ancak müvekkiline verilmeyen ziynet eşyalarının bedelinin tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesi ile; düğünde takılan takıların düğün akşamı kendisine verilmediğini, daha sonra da davacının anlaşmayı kabul etmesine karşılık tüm takıların davacıya iade edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, ziynet eşyalarının toplanan delillere göre davalı tarafça alındığı ve teslim edilmediği tanık beyanları ile sabit olduğu, davacı vekilinin ıslah dilekçesi de göz önüne alınarak davasının kısmen kabulüne karar verilmesinin gerektiği kanaat ve sonucuna varıldığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Aksini ispat yükü davacı kadındadır.Somut olayda, davacı kadın düğünde takılan ziynetlerin kendisine verilmediğini iddia etmiş ise de dinlettiği tanık beyanları birbirleriyle çelişklili olup bu iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Bununla birlikte davacı, delil listesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya, ziynetlerin elinden alındığı, götürülmesine engel olunduğu, davalı tarafta kaldığı konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.