MAHKEMESİ : DİNAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/05/2013NUMARASI : 2008/506-2013/173 Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; davalının murisine ait tapulu taşınmazdan, miras taksimi neticesinde davalıya intikal eden bölümünü, harici satış senedi ile davalıdan satın aldığını, ancak diğer mirasçıların dava konusu taşınmaza ilişkin olarak ortaklığın giderilmesi davası açtıkları ve dava neticesinde ortaklığın giderilmesine karar verildiğini beyan ederek, harici satış senedi bedeli olan 37.000 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında; esasa ve hak düşürücü süreye ilişkin itirazlarının olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, 27.641 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Yargılama safhasında alınan zirai bilirkişi raporunun incelenmesinden; dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin 13.089 TL olduğu, gene dosyada mevcut 18.02.2013 tarihli heyet raporunun incelenmesinden, davacının satış tarihinde davalıya ödediği 37 TL'nin güncellenmiş değerinin 27.641 TL olduğu anlaşılmıştır. Mahkeme tarafından da bu güncellenmiş değer dikkate alınarak kısmen kabul kararı verilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; tapulu taşınmazın haricen satışından kaynaklanmaktadır. Yasanın aradığı şekil şartlarına uyularak, resmi merciler önünde yapılmış bir satış sözleşmesi olmadığından, yapılan arsa satış işlemi MK.706, BK.213 Tapu Kanununun 26.maddesi hükmüne göre geçersizdir. Hukuken geçersiz sözleşmeler haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiye edilir iken, denklestirici adalet kuralı hiç bir zaman gözardı edilmemelidir. Bu husus, hem hakkaniyetin, hem gerçek adaletin bir gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve o şekilde iadeye karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde, kısmi iade durumu oluşacak, iadesi dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iade de direnmelerine neden olacaktır. Ne var ki; dava konusu olayda, taşınmazın güncellenmiş değeri, rayiç değerinin üzerinde bulunmuştur. Öyle ise mahkemece; güncellenmiş değerin, rayiç değeri geçemeyeceği gözetilerek, davacının da dilekçesinde taşınmazın sürüm değerinin tahsilini talep ettiği dikkate alınarak, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.