Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4212 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18981 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : KASTAMONU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/12/2010NUMARASI : 2010/140-2010/607Taraflar arasında görülen adi ortaklığın tasfiyesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Dava, adi ortaklığın tasfiyesi talebine ilişkin olup, mahkemece verilen karar 08.03.2011 tarihinde kesinleştirilmiştir.Davalı tarafından, bu karar 18.07.2011 tarihinde temyiz edilmiş, mahkemece temyiz talebinin süre yönünden reddine karar verilmiştir. Davalı taraf süresi içinde, temyiz talebinin reddine ilişkin kararı, "adresinin 16.10.2009 tarihinden itibaren Isparta ili olduğu, bu durumun mernis kayıtlarına bakıldığında açık olarak görülebileceği, bu nedenle de kendisine yapılan tebligatların geçersiz olduğu" gerekçesi ile temyiz edilmiştir.Kesin olmayan bir kararın, mahkemece kesin olarak verildiği belirtilmek suretiyle kararın temyizine ilişkin dilekçenin kararın kesin olduğundan bahisle red edilmesi yok hükmünde olup, hukuki sonuç doğurmaz. Kesin olmayan bir karara mahkemenin kesin ibaresini koyması o kararın kesin olduğu anlamına gelmez.Hal böyle olunca dairemizce; kararın kesin olmadığı kanaati ile temyiz dilekçesinin reddine dair mahkemece verilen 19.07.2011 tarihli 2010/140 E.; 2010/607 K. sayılı ek kararın kaldırılarak, temyiz isteminin incelemesine karar verilmiştir.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27.maddesinde; "Hukuki dinlenilme hakkı" düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.'nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun amir hükmü gereğidir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesi ile mümkün olur. Kişinin hangi yargı merciinde duruşması bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğünde açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile sağlanabilir.Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre; Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.Dosyanın incelenmesinden, mahkemece verilen kararın bozulması üzerine, bu aşamadan sonraki davalıya yapılan tüm tebligatların, Tebligat Kanunu madde 35' e göre yapıldığı görülmüştür. Oysa ki; davalının da beyan ettiği gibi mernis kayıtlarına bakılması durumunda, davalının adres kayıt sistemindeki tebligat adresine ulaşılması mümkündür. Ancak,bu yapılmamış ve davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır.Öyle ise mahkemece; bu ilkeler gözetilerek, davalı tarafa usulünce tebligat yapılıp, taraf teşkilinin sağlanmasından sonra, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının yokluğunda yapılan yargılama sonucu hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.