MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde, tarafların 2002 yılında evlendiklerini, bir müşterek çocukları olduğunu, davalının müşterek evi terk ederek başka bir kadınla birlikte yaşamaya başladığını, davalının ihtiyaçları karşılamadığını, davacı ve müşterek çocuğun aile ve komşu yardımıyla yaşadıklarını belirterek davacı için 500,00 TL ve müşterek çocuk için 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevabında, davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını ve davacının çalıştığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı için aylık 100,00 TL ve müşterek çocuk için aylık 200,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın temyiz itirazları yerinde değildir.Davacı tarafın temyiz itirazlarına gelince;4721 sayılı TMK'nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2.maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir.Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.186/son) davacı (kadının) belirli bir gelirinin bulunması, hatta gelirinin davacı kocadan fazla bile olması davalı kocaya ortak giderlere (elektrik,su,telefon, yakıt, kira parası vs.) katılma yükümlülüğünden tamamen kurtarmaz. Kadının gelirinin bulunması nafaka takdirine engel değildir. TMK.nun 327/1. maddesine göre, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderleri ana ve baba tarafından sağlanır. Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. (TMK 328/1) Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. (TMK 329/1)Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.Somut olayda, tarafların yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında; davalının çiftçi olup, 600 TL aylık aldığı, kira ödemediği, 2 dönüm arazisi, 1 adet evi bulunduğu; davacının işkur işçisi olduğu, asgari ücret aldığı, kira ödemediği, müşterek çocuğun 2004 doğumlu olduğu anlaşılmıştır.Mahkemece; davacı tarafın geçimi ve çocuğun ihtiyacı için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkeside dikkate alınarak, davalının ekonomik ve sosyal durumunun detaylı olarak araştırılarak sonuca göre uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Kaldı ki; nafaka davalarında red edilen miktar için davalı lehine vekalet ücretine ve davacı aleyhine yargılama giderlerine hükmolunması da doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.