MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDava dilekçesinde şimdilik 15.000 TL ecrimisilin yasal faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacının dava konusu taşınmazda hisseli olarak malik olduğunu, davalı tarafın yaptığı inşaat çalışması sırasında dava konusu taşınmaza hafriyat döktüğünü ve taşınmaz üzerindeki ağaçların kesildiğini, dökülen hafriyatın daha sonra düzeltildiğini ancak bu sefer de arazinin yüzölçümünün küçüldüğünü, tarım arazisi olarak kullanılabilmesi için ıslah gerektiğini belirterek ecrimisil ve uğranılan kayıplar karşılığı olarak şimdilik 15.000 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar savunmalarında; taşınmazın izinsiz kullanıldığı iddiasının doğru olmadığını, taşınmazın hissedarlarından olan ve aynı zamanda da davacının annesi olan dava dışı Mine ile taşınmaza ilişkin olarak “yer kullanım sözleşmesi” imzalandığın?? ve bu sözleşmeye dayanarak taşınmazı kullandıklarını, dava dışı Mine'nin bu kullanıma diğer hissedarların rızalarının bulunduğunu beyan ettiğini ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Mahkemece, davacı tarafça her ne kadar sözleşmede yer alan... mührünün izinsiz olarak basıldığı iddia edilmişse de, davacı tanıklarından birinin davacının eşi, diğerlerinin ise hem taşınmazın paydaşı hem de davacının annesi ve kardeşleri olması sebebiyle davalı tanığı ve sözleşmede imzası bulunan Hacı Murat Dağcı'nın beyanlarına itibar etmek gerektiği ve bu tanığın beyanı doğrultusunda taşınmaza vaki elatmanın bir hakka dayandığının anlaşılması karşısında taşınmaza zarar verildiğinin de ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, haksız el atma nedeni ile ecrimisil ve uğranılan zararın tazmini talebine ilişkindir.Dosyada mevcut ve hükme esas alınan 18.03.2009 tarihli “yer kullanma sözleşmesi”nin incelenmesinden, dava konusu yerin davalı şirket tarafından kullanılmasına ilişkin olarak, hissedarlardan dava dışı ... ile anlaşmanın yapıldığı anlaşılmıştır.Yargılama sırasında dinlenilen davacı tanığı Mine Gören beyanında “O dönemin muhtarının, kendi mührünü alarak sözleşmeye bastığını, mührünün hangi belgeye basıldığını dahi görmediğini, yapılan sözleşmeye de rıza göstermediğini beyan etmiştir.Dava konusu taşınmaz üzerinde Türk Medeni Kanununun 688.maddesinde ifadesini paylı mülkiyet esasları geçerlidir. Davacı ve dava dışı diğer malikler taşınmazda hisseleri oranında pay sahibidirler.Medeni Kanunun 691.maddesi gereğince, “işletme usulünün veya tarım ürününün değiştirilmesi, adi kiraya veya ürün kirasına ilişkin sözleşmelerin yapılması veya feshi, toprağın ıslahı gibi önemli yönetim işleri için pay ve paydaş çoğunluğu ile karar verilmesi gerekir.”Somut olayda, taşınmazda paylı mülkiyet esasları geçerli ve yukarıdaki madde hükmü gereğince, taşınmazın kiraya verilmesi olağanüstü tasarruflardan olup, bunun için de pay ve paydaş çoğunluğunun bulunması gerektiğinden, sadece paydaşlardan birinin yapmış olduğu kira sözleşmesine dayanarak, taşınmazın kullanımı mümkün değildir.Öyle ise mahkemece, bu ilke ve esaslar gözetilerek, davacının payı yönünden kullanıma ilişkin rızasının bulunmadığı kabul edilerek, yapılacak yargılama neticesinde işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.